tag:blogger.com,1999:blog-37772526725070938172024-03-13T20:06:09.209+03:0024 Saniye - BasketbolVladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.comBlogger202125tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-17362713921410199792009-06-05T14:51:00.001+03:002009-06-05T14:59:23.201+03:00Turkey rocks, man!..<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJhGy6MX7P_55fHqqqdoTKbnQdkWfUSWvrK_c8PBpM5JAkaMKhULzD1Gfeq_Bn6JVoF37YWM5FM0UAdwzwVN8TQEqXuFzoumKlS4Y7LuYXyzDVQM0OPoBTcGsMBDKvaANL-w_2knu6Pos/s1600-h/hedo.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiJhGy6MX7P_55fHqqqdoTKbnQdkWfUSWvrK_c8PBpM5JAkaMKhULzD1Gfeq_Bn6JVoF37YWM5FM0UAdwzwVN8TQEqXuFzoumKlS4Y7LuYXyzDVQM0OPoBTcGsMBDKvaANL-w_2knu6Pos/s400/hedo.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">NBA finallerinin ilk maçında Orlando Magic, Los Angeles Lakers karşısında ilk çeyrek hariç pek bir varlık gösteremeyerek rakibine 100-75'lik skorla mağlup oldu. O nedenle Hidayet'in bu maçtaki vasat performansı (<i><b>13 sayı, 4 ribaund, 2 asist </b></i>ve<i><b> 4 top kaybı</b></i>) çok da eleştirilmemeli; zira takımda vasatın üzerinde tek bir oyuncu yoktu. Örneğin, Cleveland serisindeki o meşhur maçtaki performansı ile göklere çıkarılan Dwight Howard'ın bu maçta saha içinden bulabildiği sadece <i><b>bir (1)</b></i> basket vardı. </div><p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Hidayet ile ilgili Yahoo'nun NBA Blog'unda dün güzel bir yazıya denk geldim. Buraya alıntı yapmaktansa linki vereyim; doya doya okuyun. "<a href="http://sports.yahoo.com/nba/blog/ball_dont_lie/post/Underrating-underratedness-The-Hedo-Turkoglu-st;_ylt=AsoxnI7efZW8naTplFb8Du68vLYF?urn=nba,168036">İlgili yazı</a>" Çok fazla milliyetçi olmasam da yine de bir Türk oyuncu hakkında böyle yazılara denk gelmek nereden bakılırsa bakılsın beni mutlu ediyor. En azından Türk basketbolunun tanınması ve saygınlık edinmesi açısından hayli yararlı şeyler bunlar. </div><br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVrmxNk_hNOJjjOAVQqZDv4EwSosZrsT3NiUFGNOBf22HIGwT-LSyOjQPF1Af6jVol9fLwzIReFriY6tHNqMo6vQAcfn4yLDHWoyAx-eiiOAG5A_loD4FDyJEYtcRgsOmlNmvd_HIJj-A/s1600-h/hido2.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhVrmxNk_hNOJjjOAVQqZDv4EwSosZrsT3NiUFGNOBf22HIGwT-LSyOjQPF1Af6jVol9fLwzIReFriY6tHNqMo6vQAcfn4yLDHWoyAx-eiiOAG5A_loD4FDyJEYtcRgsOmlNmvd_HIJj-A/s400/hido2.JPG" /></a> </div><p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">İlgili yazının altındaki yorumlardan biri ise oldukça komikti açıkçası; okuduğumda gülmekten kendimi alamadım. Şöyle ki; "<i><b>Turkey rocks. There's a province called Batman in Turkey</b></i>". Yorum dediğin böyle olur efendi!... </div>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-44010121675342619192009-06-04T15:04:00.000+03:002009-06-04T15:04:16.208+03:00Lise oyuncularına uygulanan kısıt kaldırılmalı mı?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjx3cuo2iy648pH37OUfyXEyzOnOUamaZx3FdsSPO1RLJ2NKt_lCfnML3xZPgV9x_WN5CscKzkgUm0NvcLRcloutOeVKvNHGwM3n2WWoTmhjkRV9dzC5PMEkKqOeUMU9WoN9wBgTR9H5Nw/s1600-h/stevecohen.JPG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjx3cuo2iy648pH37OUfyXEyzOnOUamaZx3FdsSPO1RLJ2NKt_lCfnML3xZPgV9x_WN5CscKzkgUm0NvcLRcloutOeVKvNHGwM3n2WWoTmhjkRV9dzC5PMEkKqOeUMU9WoN9wBgTR9H5Nw/s400/stevecohen.JPG" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">NBA'in malum bir politikası söz konusu. "19 artı 1" olarak ifade de edilebilecek olan bu politika uyarınca NBA'de bir oyuncunun forma giyebilmesi için en az 19 yaşında olması ve liseden mezun olduktan sonraki 1 senesini NCAA'de ya da dünyanın diğer bir ülkesinde basketbol oynayarak geçirmesi gerekmekte. Böyle bir kuralın varlığı NBA'e giderek daha fazla lise mezunu oyuncunun direkt draft edilmesiyle alakalı. Daha yeterli fiziksel ve mental gelişimini tamamlamamış genç oyuncuların para ve şöhret amacıyla NBA'de yer almasına sıcak bakmıyorlar. Bir nebze doğru bir şey; zira menajerlerin ve daha çok fakir aile bireylerinin de baskısıyla bir an önce NBA'de yer alarak finansal rahatlığa kavuşmayı arzulayan pek çok oyuncu var. Gerekli olgunluğa ulaşmayanlar için bu ani yükseliş pek çok yan etkiyi de içinde barındırıyor ve kariyerlerinin belki de gereğinden çok daha kısa sürmesine neden oluyor. NBA bir makina gibi yetenekleri öğütüyor ve bu düzene tam hazır olmayanlar da unutulup gidiyor.</div><p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Fakat NBA'in bu politikasını mantıklı bulmayanlar ya da arzu edildiği neticeyi elde edemediğinden yakınanlar da yok değil. Örneğin, ABD Kongresi üyelerinden Steve Cohen gibi... Yukarıda ekran görüntüsünü de koyduğum bir mektup yazmış kendisi. Adresi ise NBA Komisyoneri David Stern. Kısaca özetlemek gerekirse "19 artı 1" kuralının işe yaramadığından ve daha da kötüsü insanlar arasındaki fırsat eşitliğine mani olduğundan dem vurmuş kendisi. Savını desteklemek için de internette yer alan bazı yazılara atıfta bulunmuş. Ayrıca Amerika'da yer alan diğer liglerde (MLB, NHL, NASCAR, MLS vs.) böyle bir kural olmadığını hatta Avrupa'da profesyonel liglerde gerekirse 14 yaşındaki oyuncuların bile takımların formasını giyebildiklerini belirtmiş. Ve tabi şu an NBA'in kalbürüstü sayılacak oyuncuları olan Kobe Bryant, LeBron James, Kevin Garnett, Dwight Howard'ında liseden mezun olur olmaz NBA'e adım attığını ve performanslarının da ortada olduğunu ifade etmiş. Bu arada mektubun tam metnine <a href="http://graphics8.nytimes.com/packages/pdf/sports/04cohenletter.pdf">ilgili adresten</a> ulaşabilirsiniz.</div><p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bu istek NBA yönetiminde yankı bulur mu bilemiyorum ama bazı noktalarda da doğruluk payı yok değil. Bu husus biraz ortada bir durum açıkçası; iyi ve kötü örnekler var çünkü. Ben de çok kesin bir fikre varamıyorum.</div>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-87202192518323285152009-06-04T10:52:00.001+03:002009-06-04T11:01:06.480+03:00Kobe: Finallerin yalnız adamı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLL7VkzYi4KqWTHkvZhfu7U9hfyKcDKHZ3GQTSRofmQuFWccqgzyr5cjc1ScDV0axNDerwdzzB38q8mqPu_7_mpakqp-8WVsv25DpLUKbkTPPlPxnTtQ9oRZSNmRd_M71N3M7ME1QnNK0/s1600-h/kobe.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhLL7VkzYi4KqWTHkvZhfu7U9hfyKcDKHZ3GQTSRofmQuFWccqgzyr5cjc1ScDV0axNDerwdzzB38q8mqPu_7_mpakqp-8WVsv25DpLUKbkTPPlPxnTtQ9oRZSNmRd_M71N3M7ME1QnNK0/s400/kobe.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Kobe Bryant'ın sevdiğim oyunculardan biri olduğu bir kaç kez burada dile getirmiştim. Bilhassa son senelerde Kobe ve LeBron'un kıyaslandığı muhabbetlere ya da yazılara denk geldiğimde her zaman Kobe'yi tercih edeceğimi belirtmiştim. Elbette LeBron'un basketbol yeteneklerini göz ardı edemem; Allah çarpar zira... Ama benim Kobe'nin tarafında olmaya ve ona sempati duymaya iten nedenlerin başında 13 yıllık kariyeri boyunca göstermiş olduğu performans, şampiyonluk yüzükleri ve her zaman kendini geliştirmek için çaba sarfetmesidir. Tabi bir de insanların ağız birliği etmişçesine eleştirdiği ya da beğenmediği oyunculara karşı içimde uyanan ve mani olamadığım sempati duygusu var. Aynı şey örneğin Inter'in Portekizli teknik direktörü Jose Mourinho için de geçerli; severim kendisini... Netice olarak LeBron tam manasıyla Kobe ile karşılaştırabilmesi için kariyerinin sonlarına doğru geçmişine bakıp başarılarını ve oyununu değerlendirmek lazım. O nedenle henüz bu tarz değerlendirmeler için daha erken olduğunu düşünüyorum. </div><br />
Yarın sabaha karşı başlayacak final serisi ile birlikte Kobe de 6. NBA finalini oynamış olacak. İşin enteresan bir noktası da rakiplerin hepsinin de farklı takımlar olması. Sırasıyla; Indiana Pacers (2000), Philadelphia 76ers (2001), New Jersey Nets (2002), Detroit Pistons (2004), Boston Celtics (2008) ve Orlando Magic(2009)... Ortaya çıkan bu durum nedeniyle; aslında Kobe'nin tam anlamıyla şampiyonluk için mücadele ettiği sabit bir rakibi olmadı. Örneğin 1980'li yıllarda Larry Bird-Magic Johnson (3 kez NBA finallerinde karşı karşıya geldiler) arasında yaşanan rekabet gibi... Her defasında karşısında farklı birini buldu Kobe.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtX8h8gGTKRAp_pMqPpspbjxPJRJioy8YAnX_Ah48p4pIuRZtjegZzYosDDqjBLCk-zIFbnAmQh_iPZI7yV_a4FApDfjRfGW7n74_mfcRNchd5_pkkfXzx-RiWAqDs3k1bu__bNXLeIK8/s1600-h/birdmagic.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgtX8h8gGTKRAp_pMqPpspbjxPJRJioy8YAnX_Ah48p4pIuRZtjegZzYosDDqjBLCk-zIFbnAmQh_iPZI7yV_a4FApDfjRfGW7n74_mfcRNchd5_pkkfXzx-RiWAqDs3k1bu__bNXLeIK8/s320/birdmagic.jpg" /></a></div><br />
Bir de şöyle bir durum var ki göz ardı edilmesi oldukça zor. Bir yanda kariyeri yükselmeye devam eden 24 yaşındaki LeBron James; diğer tarafta ise bu yaz 31 yaşına ulaşacak olan Kobe Bryant. O nedenle bu iki isim arasında sezonlara yayılan efsanevi bir düello umut eden pazarlamacılar, NBA yöneticileri, marka uzmanları vs. sonuç olarak avuçlarını yalamak durumunda kalabilirler ne yazık ki. Aralarındaki yaş farkı ve LeBron'un muhtemel bir Cleveland Cavaliers'ten ayrılışı bu rekabeti daha doğmadan kadük bırakabilir.Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-75868543813426320402009-06-03T10:54:00.000+03:002009-06-03T10:54:36.197+03:00Basketbol salonları - #8 O2 (Sazka) Arena Prag<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhsERWAlSj1yVytM3hbOfxXYK66Aep453ygeswAdYYEC9a9F2ARV3lrJdD7oBNwEAT-7JVVqF5ApfqwmbFm_WkowRIBdNUDtO_P1HSupC3M6uGYJkAhKbwZvRea_g5GgC7W0zWUw1-GugE/s1600-h/sazka2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhsERWAlSj1yVytM3hbOfxXYK66Aep453ygeswAdYYEC9a9F2ARV3lrJdD7oBNwEAT-7JVVqF5ApfqwmbFm_WkowRIBdNUDtO_P1HSupC3M6uGYJkAhKbwZvRea_g5GgC7W0zWUw1-GugE/s400/sazka2.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Balkanlar ile Baltıklar arasında kalan bölge nedense basketbol alanında son zamanlarda hayli sessiz.Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Avusturya, Macaristan, Belarus ve Ukrayna genel olarak hem milli takımlar düzeyinde hem de klüpler bazında Avrupa'da fazla ses getirebilmiş değil. Tabi aralarından bazıları zaman Avrupa Şampiyonalarına katılıyorlar ama o arena yaratabildikleri etki de oldukça sınırlı oluyor.</div><br />
Çek Cumhuriyeti de bu ülkeler içerisinde yer alan eski bir basketbol geleneğine sahip olsa da giderek üst klasmandan düşen bir ülke. Şöyle ki; Çekoslavakya zamanında katıldıkları Avrupa Şampiyonlarından sonuncusu 1985'de olmak üzere toplamda <i><b>1 altın, 6 gümüş </b></i>ve<i><b> 5 bronz madalya</b></i> kazanmışlardı. Fakat o tarihten sonra basketbol hayatı Çekoslavya'da sanki tamamiyle durdu. Ülke dağıldıktan sonra Çek Cumhuriyeti adı altında 1999 ve 2007 yıllarındaki turnuvalarda yer alsalar da ikisinde de yalnızca 12. olabildiler. Bu sene Polonya'da organize edilecek turnuvaya da boy gösterecekler ve D grubunda İsrail, Bosna Hersek ve Büyük Britanya ile mücadeleye tutuşacaklar. Fena grup değil; bir üst tura çıkabilirler pekala.<br />
<br />
"Salonlar" serisi ile ilgili olarak da Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da yer alan son derece modern O2 Arena (eski adıyla Sazka Arena)'dan bahsetmek istedim. 2004 yılında, ev sahipliğini yaptığı Dünya Buz Hokeyi Şampiyonası için inşa edildi. 2006 yılında da CSKA'nın kazandığı Euroleague finali de burada düzenlendi. Bu arada O2'nun Avrupa'daki salonlara sponsorluk yapmak hususunda göstermiş olduğu ilgi de enteresan. Daha önce <a href="http://24saniye.blogspot.com/2009/03/basketbol-salonlar-2-o2-world.html">Berlin'deki salondan</a> da bahsetmiştim.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhakr6nQFOEiMkgk6_YrFnAiADtfz04mUxgcksoBhoqyUfCFFLt8CxkUxd3_ZPvnNMInRRjKEwi-jLTZXkzryfR69vmMyGJhBtv_ShHUalQkuVIR03dYxa_C0l2bGIS0HSUex9ypH9n-f0/s1600-h/sazka3.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhakr6nQFOEiMkgk6_YrFnAiADtfz04mUxgcksoBhoqyUfCFFLt8CxkUxd3_ZPvnNMInRRjKEwi-jLTZXkzryfR69vmMyGJhBtv_ShHUalQkuVIR03dYxa_C0l2bGIS0HSUex9ypH9n-f0/s400/sazka3.jpg" /></a></div><br />
Prag'daki salon da daha ziyade bir spor ve kültür kompleksi olarak tasarlanmış. Tenis, buz hokeyi, salon futbolu gibi sportif organizasyonlara ev sahipliği yaparken aynı zamanda pek çok konsere de tanıklık ediyor. Örneğin Amerikan Buz Hokeyi Ligi (NHL)'nin sezon açılışı Kasım 2008'de bu salonda yapılmış.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDHo5yGylzb_bm3g0y23Tizs0UmyIoFnmEBDoTE5v5jQw4yXmKAyyqn9ccYF9NSZ58VOKpo0JrAC0WN9PkjchWfcxdKFLB4JSCxDNeRsCIClpITmPunDXwZCN9BhcuBTJ519Lknk35Q1c/s1600-h/sazka1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDHo5yGylzb_bm3g0y23Tizs0UmyIoFnmEBDoTE5v5jQw4yXmKAyyqn9ccYF9NSZ58VOKpo0JrAC0WN9PkjchWfcxdKFLB4JSCxDNeRsCIClpITmPunDXwZCN9BhcuBTJ519Lknk35Q1c/s400/sazka1.jpg" /></a></div>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-69462899119386699542009-06-02T14:25:00.000+03:002009-06-02T14:25:17.010+03:00Ron Artest: Enteresan bir vaka<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNHMNmfVOUxCqByhnY8Bh6dlVk7MYnIRMhuoEgV0X_yStktPoj0qK_rg2AuiKnVBuwCaQ7VCrsX0Ya__RrkHXSbcMzjd3o9GIgOcpC0Qlhjv15GLN6KiuWjMmpU0PzWB1ov_JqXwogawU/s1600-h/artest.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNHMNmfVOUxCqByhnY8Bh6dlVk7MYnIRMhuoEgV0X_yStktPoj0qK_rg2AuiKnVBuwCaQ7VCrsX0Ya__RrkHXSbcMzjd3o9GIgOcpC0Qlhjv15GLN6KiuWjMmpU0PzWB1ov_JqXwogawU/s320/artest.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Ron Artest saha içerisindeki ve dışarısındaki kişiliği pek çok tartışmaya neden olmuş biri. Agresif tavırları nedeniyle pek çok kez maçtan atılan Artest'ın en büyük vukuatı ise 2004 Kasım'ındaki o meşhur Indiana Pacers-Detroit Pistons maçında giriştiği kavga ve tribünlere kadar çıkıp taraftarları dövmesiydi hiç şüphesiz. Zaten bu olay nedeniyle NBA yönetiminden almış olduğu 86 maçlık ceza (73 normal sezon ve 13 play-off maçı), NBA tarihinde uyuşturucu ya da bahis haricindeki sebeplerden dolayı alınan en büyük ceza mahiyetini de taşıyor.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><p>Sorunlu kişiliğini dizginleyemeyen Artest, Pacers'ta da uzun süre dayanamayarak bu olayın yaşandığı sezonun akabinde takasını istedi ve Sacramento Kings yolunu tuttu. Orada da 1,5 sezon kendi halinde takıldıktan sonra şimdiki durağı ve görece huzuru bulduğu takım olan Rockets'a geldi. Rockets'taki kariyerine ve tavırlarına baktığımızda ise iyiye doğru bir gidişin olduğundan bahsedebiliriz diye düşünüyorum. Zaten bu gelişimi açıkça ortaya koyan istatistikler de var. Şöyle ki; normal sezonda forma giydiği maçlarda sadece <i><b>3 teknik faul</b></i> alırken hiç kasti faul olayına bulaşmadı. Utanmazsak Fair-Play ödülü bile verebiliriz kendisine! Alpay Özalan'ın zamanında aldığı ödül kadar ironik olurdu kesinlikle...</div><p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"> Bir tek Lakers'la oynadıkları ve tansiyonun zaman zaman hayli yükseldi Batı Konferansı yarı finallerinde Artest'ı biraz saldırgan gördük. Bilhassa Kobe Bryant ile yaşadığı sürtümüşler aklıma direkt olarak "Acaba Artest kendini kaybedip yoldan çıkar mı?" sorusunu getirdi. Lakin herkesin beklentisinin aksine Artest sinirini ve agresifliğini makul sınırlar içerisinde tutarak olayların kızışmasına izin vermedi. Şaşırtıcı ve aynı zamanda sevindirici...</div><p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Artest'teki bu gelişimin arka planında ise Rockets takımında oyuncuların temel olarak bireysel gelişimi ile sorumlu olan terapist Shawn Respert yer alıyor. Artest'in içinde hissettiği enerjiyi ve kavgacı ruhu dışarıya mantıklı sınırlar dahilinde aktarabilmesindeki en önemli yardımcılardan biri de Respert imiş. <p></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Yine de Artest'ın adının uzunca bir süre "kavgacı ve sorunlu insan" olarak anıldığı bir gerçek. Bu etiketi üzerinden atabilmesi için daha çok çalışması gerekli. Kendisinde ise o kadar sabır var mıdır bilemiyorum...</div>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-62789903654813109802009-05-29T10:30:00.000+03:002009-05-29T10:30:11.080+03:00Tek elli NCAA oyuncusu; Kevin Laue<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEju9g0LQi7hVQJwnLccmE_a3oJglYz_RXszzenc2idFcczAaMRLcPBRH-p3SFU6Qxm0nYDirPNcoFOTXrWd1qbg17vAkfgAu4uh9wXk0H2ey7WAt6G5PJxUsUQoaBaqqUdCduLAdZ0jO4w/s1600-h/kevin+laue.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEju9g0LQi7hVQJwnLccmE_a3oJglYz_RXszzenc2idFcczAaMRLcPBRH-p3SFU6Qxm0nYDirPNcoFOTXrWd1qbg17vAkfgAu4uh9wXk0H2ey7WAt6G5PJxUsUQoaBaqqUdCduLAdZ0jO4w/s400/kevin+laue.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Fotoğrafta yer alan 19 yaşındaki basketbolcu <i><b>Kevin Laue</b></i> övgü almayı sonuna kadar hak ediyor. Zira görülebileceği üzere Laue'nin sol eli, doğum sırasında göbek bağına takılıp koptuğu için yok. Buna rağmen hem azmi hem de diğer fiziksel özellikleri sayesinde (boyu 2.09 cm ve sağ eli ile topu çok rahat bir şekilde kavrayabiliyor) basketbol kariyerini belli bir noktaya taşıyabilmiş vaziyette. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"></div><p>Geçtiğimiz sezon Fork Union (VA.) Askeri Akademisi'nde göstermiş olduğu performans ile engelli olmanın basketbolu üst düzey oynamasına mani olmayacağını kanıtlamış olacak ki NCAA liginde yer alan "<i><b>Manhattan College</b></i>" tarafından basketbol almayı başardı. Bir aksilik olmaz ise 4 sene NCAA'de top koşturacak ve aynı zamanda kendi geleceği için çok değerli olan üniversite eğitimine devam etmiş olacak. İşin ilginç yanı ise Laue'nun, Manhattan College kadrosunun en uzun boylu oyuncusu olduğu. Çünkü bu sezon takımın ribaund yükünü çekenler mezun olup okuldan ayrılmış vaziyetteler. O nedenle Laue'nın daha ilk senesinde kendine takım içerisinde iyi bir yer edinebilmesi de hayli muhtemel. Kendisini radarda tutmak ve takip etmek lazım.Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-64943033170278832332009-05-28T09:56:00.000+03:002009-05-28T09:56:56.266+03:00Lakers mı, yoksa Nuggets mı?<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPA41AOeTaQvwV08gSYiWnEoPUmZ3asR9UHXj3_P5sxVf7DGjKgDCDU5_rBVVdUarYN1vE3ll_LC8rDikqOxy-hBxNCAfyjwylo5D2jk0lYHkdlwb1q8BjOhckTPgaFnXKmkrX_CcAJxU/s1600-h/kobecarmelo.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPA41AOeTaQvwV08gSYiWnEoPUmZ3asR9UHXj3_P5sxVf7DGjKgDCDU5_rBVVdUarYN1vE3ll_LC8rDikqOxy-hBxNCAfyjwylo5D2jk0lYHkdlwb1q8BjOhckTPgaFnXKmkrX_CcAJxU/s400/kobecarmelo.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">İş yoğunluğu nedeniyle bu aralar bloga pek bir şey yazamıyorum açıkçası. Sabaha karşı oynanan Lakers-Nuggets maçı vesilesiyle tekrardan yazmaya başlayayım dedim.<p>Seri başlamadan önce tahmin ettiğim üzere, iki takım arasında hayli çekişmeli maçlar izliyoruz. Her ne kadar 5. maçı alan Lakers NBA finaline kalabilmek için çok mühim bir adım atsa da yine de Nuggets'ın son ana kadar mücadeleyi sürdürerek seriyi 7. maça taşıyacağını düşünüyorum. Staples Center'daki o maç için ise çok fazla bir şey söylemek zor olur. Bir tek deneyim farkından dolayı Lakers'ın biraz daha avantajlı olabileceğini söyleyebilirim, o kadar. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"></div><div style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuBXOAw5Fx__VZWhq6dsknoYilGzjEngMu40Xs2DewM3Z5FgdzjS_AshjMh44GSLDYJhBxHjU_DE8PXU7qmvqjQZPzpVh05SlqADrDFzUiBRc4A9jq0T_wPt9FENSTX9T7IPugQdUhIzY/s1600-h/odom.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiuBXOAw5Fx__VZWhq6dsknoYilGzjEngMu40Xs2DewM3Z5FgdzjS_AshjMh44GSLDYJhBxHjU_DE8PXU7qmvqjQZPzpVh05SlqADrDFzUiBRc4A9jq0T_wPt9FENSTX9T7IPugQdUhIzY/s400/odom.jpg" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">5. maça gelirsek... Bu maçın kilit adamı Lamar Odom oldu diyebiliriz. Benchten gelerek sahada kaldığı 32 dakika boyunca ürettiği 19 sayı, 14 ribaund, 3 asist ve 4 blok ile takımın en etkili ismiydi. Tabi bu noktada Kobe Bryant'ın maç içerisinde ilgiyi kendi üzerine çekip takım arkadaşlarına alan açmasından da bahsetmek gerekli. Top kullanma açısından bakarsak; Lakers'ın maç boyunca kullandığı 76 şutun sadece 13'ünü Kobe kullandı. (<i><b>%17'lik bir oran</b></i>) Kıyas yapmak açısından bakarsak eğer; Carmelo Anthony için bu oran <i><b>%28</b></i>. </div><br />
Yalnız Denver yönetimi ve oyuncuları maçtan sonra hakemler hakkında şikayet etmekten de geri durmamışlar. Kaan Kural'ın da bu haftaki yazısında belirttiği üzere 2009 play-off serilerinde hakemler çok kolay faul çalıyorlar ve maç bir noktadan sonra kimin faul çizgisinde daha başarılı olduğu ile ölçülmeye başlıyor. Nitekim bu maçta da Nuggets aleyhine 30 faul çalınırken Lakers bu sayede 26 sayısını faul atışların elde etti. Zaten yine hakemlerin yönetimi hakkında 4. maçın akabinde menfi manada yorum yapan Lakers yönetimi ve Phil Jackson'a da 25,000 USD para cezası verilmişti. Yani hiç kimse var olan durumdan memnun değil. Haklılık payları da var nitekim...Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-21175368832965736082009-05-22T10:11:00.000+03:002009-05-22T10:11:22.537+03:00Denver nihayet şeytanın bacağını kırabildi<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9BB8fVB6oTi8iNj9f0_v1gMeTu34Zpi7WUsZo8PPFwLYzjCsrxyL3ocPBhQANH2V6gNDlZKIIVtWdEBSauyiCTMmwRVE16fKFONa7MNNpd0nBF0corJCCxZXOn8S45c8jr0J6cP2ApS4/s1600-h/denver.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh9BB8fVB6oTi8iNj9f0_v1gMeTu34Zpi7WUsZo8PPFwLYzjCsrxyL3ocPBhQANH2V6gNDlZKIIVtWdEBSauyiCTMmwRVE16fKFONa7MNNpd0nBF0corJCCxZXOn8S45c8jr0J6cP2ApS4/s400/denver.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Sabaha karşı Staples Center'da oynanan Batı Finali'nin ikinci maçı seyir açısından ilk maça oldukça benziyordu. Tek bir farkla tabi; bu sefer galip 106-103'lük skorla Denver Nuggets idi. Bu kritik galibiyet Denver için oldukça önemli; zira bu sayede saha avantajını ellerine geçirdiler ve moral olarak da Lakers'ın bir adım önüne geçmeyi başardılar. </div><p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Lakers'ın play-off deplasman karnesi ise parlak olmamakla beraber çok da kötü değil açıkçası. Utah ve Houston serilerinde rakip sahalarda oynadıkları 5 maçın 2'sini kazandılar. O nedenle bu seride de Denver'daki maçların en az 1'ini kazanmaları olası görünüyor. </div><p><div style="text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjxbtCqSPg-dcTo3-Y76qNUK3O02tBAI5K7qtLTkHIehC1tauHQ3p1U1T1Kp1UlhgfwP8vF-g8FtLGBxiGJyB6sbeYYFXXnkFBwLpKepm45IJwe301pVzGTPsGr7Ar4wzhmndcw5PsYYc/s1600-h/lakers.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhjxbtCqSPg-dcTo3-Y76qNUK3O02tBAI5K7qtLTkHIehC1tauHQ3p1U1T1Kp1UlhgfwP8vF-g8FtLGBxiGJyB6sbeYYFXXnkFBwLpKepm45IJwe301pVzGTPsGr7Ar4wzhmndcw5PsYYc/s400/lakers.jpg" /></a></div><p>Bu galibiyetle Denver bir anlamda şeytanın da bacağını kırmış oldu. 1985 yılından beri Lakers'ı play-off'larda mağlup edemiyorlardı, -ki bu da tam 11 maç ediyor. Şansları artık açılmış olabilir mi dersiniz? Ayrıca diğer bir ilginç istatistik ise, Carmelo Anthony'nin maçta ürettiği 34 sayı ile 1976'dan beri Nuggets forması ile 5 maç üst üste 30 sayı barajını geçebilen ilk basketbolcu olmasıydı. <br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpd8roV5ZrW17coHE35rhthtkuSJcHNmj8F0YpmOj1s70yVuc-CiIr9QT6Ux6uyUC_2VPGvzTS-E16Wf0SBk2mH9jwQESre1XPyHed3dUS5dkQ1l-iTrCmIRUaYmYbPbevyXJIrgKwx7o/s1600-h/tom+cruise.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhpd8roV5ZrW17coHE35rhthtkuSJcHNmj8F0YpmOj1s70yVuc-CiIr9QT6Ux6uyUC_2VPGvzTS-E16Wf0SBk2mH9jwQESre1XPyHed3dUS5dkQ1l-iTrCmIRUaYmYbPbevyXJIrgKwx7o/s400/tom+cruise.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><i>Tom Cruise'un ayağı ise uğursuz gelmiş anlaşılan</i> </div>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-34531984693153136862009-05-21T14:25:00.000+03:002009-05-21T14:25:10.004+03:00İnsanlar çift yaratılmış derler; doğrudur...Fansided.com adlı sitede <a href="http://fansided.com/2009/05/19/separated-at-birth-nba-playoffs-vol-2/#">gördüm</a> ve beğendiğim için bir bölümünü de buraya aktarayım dedim. Bazı NBA oyuncuları ile onlara çok benzeyen ünlüler ya da film karakterleri üzerine yapılmış bir derleme bu. Listede yer alan kişilerin bir kısmını tanımadığım için benim de bildiğim ve benzerlik oranını yüksek bulduklarım arasından bir seçim yaptım. Buyrunuz...<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcseXrumaPjTOavHBfGO7-wsTr15JK3Mbz-MuKt5M2Od7QIXNDALNoRJAgiH8fcoCJmoelwxJCqm47J2HP1hzIXhPk72bYo5DJWpOQzz_MHMoMVzz2N2phZnVyCUYyDGPgJoPgmtVnBxQ/s1600-h/pautumnus.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcseXrumaPjTOavHBfGO7-wsTr15JK3Mbz-MuKt5M2Od7QIXNDALNoRJAgiH8fcoCJmoelwxJCqm47J2HP1hzIXhPk72bYo5DJWpOQzz_MHMoMVzz2N2phZnVyCUYyDGPgJoPgmtVnBxQ/s400/pautumnus.jpg" /></a> </div><p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Narnia Günlükleri'nden tanıdığımız Mr. Tumnus (Atonement ve Wanted ile meşhur olan James McAvoy) ile Pau Gasol birbirlerine pek bir benziyorlar. Kaş, göz, dağınık saçlar vs... Bu arada izlemeyen varsa fantastik filmleri sevenlere Narnia Günlükleri serisini rahatlıkla tavsiye edebilirim. Hayli eğlenceli filmler... <p></div><div style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZBuCT7rM0FK7tf2MV1e59m9tHN7KqkhzHK7iD7iA27vHtIqTMHYq5KaK2ABrdX_aHgPK_8fNl_VdduR6CbhXn4MXQHcI8FKKymC6HWIL_oLVfNlx0Vlfjcko-WSNILNGdPG14Vy3WlN4/s1600-h/50stuckey.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiZBuCT7rM0FK7tf2MV1e59m9tHN7KqkhzHK7iD7iA27vHtIqTMHYq5KaK2ABrdX_aHgPK_8fNl_VdduR6CbhXn4MXQHcI8FKKymC6HWIL_oLVfNlx0Vlfjcko-WSNILNGdPG14Vy3WlN4/s400/50stuckey.jpg" /></a></div><br />
Acun'un elemanı sokakların kralı "50 Cent" ile Detroit'in yeni yeteneği Rodney Stuckey listede ikinci sırada. Ağız yapılarının benzerliği ise takdire şayan.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiEaweghwEGVAtGLJv_6vE7CaTnfeSse1-oMWSD2_ZLcRQcxyjoMWiz0VkMkk1NTKAaOFBEZSoFKVVSjlGDs5KIm_rErrkyVRC0gHbueE8F6pkKt9ruVAoGjEAmdxzzSURtdvRkq1Xs6s/s1600-h/akdrago.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgiEaweghwEGVAtGLJv_6vE7CaTnfeSse1-oMWSD2_ZLcRQcxyjoMWiz0VkMkk1NTKAaOFBEZSoFKVVSjlGDs5KIm_rErrkyVRC0gHbueE8F6pkKt9ruVAoGjEAmdxzzSURtdvRkq1Xs6s/s400/akdrago.jpg" /></a></div><br />
Utah Jazz'lı Andre Kirilenko (AK-47) ve Rambo serilerinin kötü adamı Ivan Drago... İkisi de aynı memleketten tabi; Rus ya da Sovyet... Bakış açısına göre değişir.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKj4BS_lSO81wQMzV6rdIHuh7sJ0VHOqFghhnReEDltmxQVyEdmakfslYcpYvE581Q3_42yM7rpqPB2rXU6UIHbGli-1b0iEzc7YDUR4HnwxvFqivMm7L3Toe3dWI6jqTrC_hHQai4jE0/s1600-h/russellscola.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhKj4BS_lSO81wQMzV6rdIHuh7sJ0VHOqFghhnReEDltmxQVyEdmakfslYcpYvE581Q3_42yM7rpqPB2rXU6UIHbGli-1b0iEzc7YDUR4HnwxvFqivMm7L3Toe3dWI6jqTrC_hHQai4jE0/s400/russellscola.jpg" /></a></div><br />
İngilize komedyon ve aktör Russell Brand ile Houston'ın Arjantinli power-forward'ı Luis Scola'nın bilhassa saçları ve giyim kuşamı bayağı bir benzeşiyor. Hafif şaşılık da var sanki?<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5kTW8JHlMe2eKf7D7vJKRFQ1Htg3NNwPwIaCzbzU0E56lVVURnlhHGA4T4SMEXrjuRScyHFmCEZFTKPgeaalBI48ATBIGP7j6vOzA56atqzmMARdMmyB4gCFXIs5sqXooPphNbYwTvds/s1600-h/wentworthsashap.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5kTW8JHlMe2eKf7D7vJKRFQ1Htg3NNwPwIaCzbzU0E56lVVURnlhHGA4T4SMEXrjuRScyHFmCEZFTKPgeaalBI48ATBIGP7j6vOzA56atqzmMARdMmyB4gCFXIs5sqXooPphNbYwTvds/s400/wentworthsashap.jpg" /></a></div><br />
Her ne kadar izlemesem de "Prison Break"ın asıl adamı Wentworth Miller'ı tanıyorum elbette. Tabi Cavaliers'lı Sasha Pavlovic'i daha yakinen takip ediyorum ve bu iki elemanın birbirlerine benzediklerini onaylıyorum.<br />
<br />
Listedeki diğer isimler de hayli başarılı ama ben sadece 5 tanesi seçeyim dedim.Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-11919971402723681452009-05-21T10:16:00.000+03:002009-05-21T10:16:06.647+03:00Efsanevi Kadrolar - Hırvatistan Milli Takımı 1992<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPSzzeqQVEojulICF_23R-sVAB-SK-SB03rE9Q4aizNKcueQhbVYkF79bgC1NpF1uMPg5ODbRf5cp5IiA5kZuemSj7VS-bNAJpfVhX8vXlWqNz5wNVxueDCsxBF5oQ1_4M45qziC5TRvU/s1600-h/HRV2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgPSzzeqQVEojulICF_23R-sVAB-SK-SB03rE9Q4aizNKcueQhbVYkF79bgC1NpF1uMPg5ODbRf5cp5IiA5kZuemSj7VS-bNAJpfVhX8vXlWqNz5wNVxueDCsxBF5oQ1_4M45qziC5TRvU/s400/HRV2.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Geçenlerde Drazen Petroviç hakkında <a href="http://24saniye.blogspot.com/2009/05/eskilerden-drazen-petrovic-ve-92.html">yazdığım yazıdan</a> sonra onunla bağlantılı olarak 92 Barcelona Olimpiyatları'na katılan Hırvatistan Milli Takımı'ndan da "Efsanevi Kadrolar" başlığı altında bahsetmek istedim. </div><br />
Bağımsızlıklarını kazandıklarından sadece 1 sene sonra düzenlenen olimpiyatlarda oynadıkları oyunla herkesin takdirini kazanmışlardı. Zaten finale kadar yükselerek oyunlar öncesindeki hedeflerine ulaşmışlardı; çünkü Dream Team'in kupayı kaldıracağından kimsenin şüphesi yoktu. Çok genç bir ülke ve onun halkı için de oldukça gurur ve mutluluk verici bir başarı olsa gerek. Tabi gelecek için de hayli teşvik edici bir sonuçtu bu.<br />
<br />
Efsanevi takımın efsanevi kadrosuna gelince... Yukarıdaki fotoğrafta yer alan isimler şöyle:<br />
<ul><li>Baba isimler: <i><b>Dino Radja</b></i>, <i><b>Toni Kukoc</b></i>,<i><b> Zan Tabak</b></i>, <span class="article_frame"><i><b>Stojko Vrankovic</b></i>, <i><b>Arijan Komazec</b></i>, <i><b>Drazen Petrovic</b></i>, <i><b>Vladan Alanovic</b></i>.</span> </li>
<li>Yan karakterler: Danko Cvjeticanin (Yugoslavya ve Hırvatistan formaları ile 5 madalyası var), Velimir Perasovic, Franjo Arapovic, Alan Gregov, Aramis Naglic. </li>
</ul><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmfPdcZm9kl5BdxlqX7aVKkK4IVEbE5z032HApYjhZD1bektABhz3cfVw45XHc-PrQFZ-JFnpww3TH7Q8ZgRU49tR1pjhS8YstNpUoara8VfWcb_1-f8mKrHux6I8qwUYUh3S-ERQUio8/s1600-h/HRV.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhmfPdcZm9kl5BdxlqX7aVKkK4IVEbE5z032HApYjhZD1bektABhz3cfVw45XHc-PrQFZ-JFnpww3TH7Q8ZgRU49tR1pjhS8YstNpUoara8VfWcb_1-f8mKrHux6I8qwUYUh3S-ERQUio8/s400/HRV.jpg" /></a></div>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-30066992132187866272009-05-20T14:29:00.001+03:002009-05-21T11:00:16.141+03:00Blake Griffin, Los Angeles Clippers'ta gibi gibi...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWwSVt9C5OoHUxmtluG_Jivy4xkfqQYW_24Vj1hkmSHi3ics9lTCGt31qQgkdhEePlURMyskrHhc0XlnXruxFuyed35xz0H2OUnT8IoVj-N2-7KJ4f2ZJ8u3GEutjAGaCvJxFX04kIBZw/s1600-h/griffin.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjWwSVt9C5OoHUxmtluG_Jivy4xkfqQYW_24Vj1hkmSHi3ics9lTCGt31qQgkdhEePlURMyskrHhc0XlnXruxFuyed35xz0H2OUnT8IoVj-N2-7KJ4f2ZJ8u3GEutjAGaCvJxFX04kIBZw/s400/griffin.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Dün, 2009 NBA Draft'ında takımların seçim sıraları belirlendi ve Los Angeles Clippers 1. sıradan seçme hakkını elde etti. Açıkçası bu sıra için en güçlü aday sezonun en kötü galibiyet oranına sahip Sacramento Kings idi; fakat talih %17,7'lik şans oranına sahip olan Clippers'ın yüzüne güldü. Şimdi merak edilen nokta, Clippers'ın ilk sıradan Oklahoma Üniversitesi'nin yıldız forveti ve bu sezon NCAA'in en iyi oyuncusu ödülüne hak kazanan Blake Griffin'i seçip seçmeyeceği... Şimdilik herkesin beklentisi ve tahminleri bu yönde; ben de farklı bir tercihte bulunacaklarını zannetmiyorum. Ama tabi Clippers'ın bundan önceki birinci sıra hakkını nasıl kullandığını düşünüce, acaba dokunduklarını tekrardan mundar ederler mi diye kaygılanmıyor da değilim. </div><p><div style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDLNx2f7L56jxZnpHve8Yi7qmWbkoVwiX3mfu3fcC4Tgx0llt28SCDpc96C_iyM5nApfvGXT-k7i76yG_Jw_p7KSxgqnvvv_SBVxnlqvqoG4xgS2SMOvqx6q6DXoBtEowJqlkiuq8ksqA/s1600-h/clippers.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhDLNx2f7L56jxZnpHve8Yi7qmWbkoVwiX3mfu3fcC4Tgx0llt28SCDpc96C_iyM5nApfvGXT-k7i76yG_Jw_p7KSxgqnvvv_SBVxnlqvqoG4xgS2SMOvqx6q6DXoBtEowJqlkiuq8ksqA/s320/clippers.jpg" /></a></div><p>Malum, 1998 yılında son yılların elde patlayan en büyük bombası olarak tanımlanabilecek olan pivot Michael Olowakandi'yi ilk sıradan seçmişlerdi. Şimdi geriye dönüp o seneki drafta bakınca, Olowakandi ile onun altında seçilen oyuncuların bir kısmının sonraki yıllarda göstermiş oldukları performansların arasındaki uçurumu ve dolayısıyla da Clippers yönetiminin basiretsizliğini görmek oldukça kolay. Misalen 4'te Antawn Jamison, 5'de Vince Carter, 9'da Nowitzki ve 10'da Paul Pierce seçilmişlerdi. Diğer kalbürüstü oyuncuları ise saymaya gerek duydumuyorum; o zaman liste hayli uzar.<br />
<p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Tüm bu sebeplerden dolayı, acaba Clippers'ın eli uğursuz gelip de kariyeri hayli parlak görünen Blake Griffin'in kısmetini kapatır mı diye dertlenmekteyim. </div>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-25959328222536953232009-05-20T11:17:00.000+03:002009-05-20T11:17:48.138+03:00Batıda düello başladı<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiH18As7gTb6HD2hlaCEEWSzaD_Wz1ZQ2utJgaY8hzQyN0vo_FxEVVhdhNVYDHMQYr0yonaegds3nRvNjddSK76R2WQVebv89YQLWM9x-K4A2AYj__Iu0R36nuxI_V90ywnlSSewnYU2Xc/s1600-h/kobe.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiH18As7gTb6HD2hlaCEEWSzaD_Wz1ZQ2utJgaY8hzQyN0vo_FxEVVhdhNVYDHMQYr0yonaegds3nRvNjddSK76R2WQVebv89YQLWM9x-K4A2AYj__Iu0R36nuxI_V90ywnlSSewnYU2Xc/s400/kobe.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Şimdi dünkü maçı nasıl değerlendirmek lazım? Her ne kadar Lakers, Nuggets'ı 105-103 ile geçse de serinin geri kalanı için kesin konuşabilmek şu an için imkansız. Yalnız şimdiden denilebilecek belki de tek şey, Kobe Bryant ve Carmelo Anthony arasındaki mücadelenin seyrine doyum olmayacağı. Zira bu sabaha karşı yapılan ilk maçta bir yandan Kobe 40 sayı üretirken diğer yandan da bunun altında kalmak istemeyen Anthony 39 sayıyı Lakers potasına bıraktı. </div><p><div style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1ps6AEEIYptd-jnMg48k-kQuOvGpOzQDM-8m9WsrmG0tdmJvxwwVD96il47FJ1VIRIox9zmsRj4mAyxPZJ08LlZI-r9xxLQ1rIF-IKc2xA9xesAD7AXOBXRxCbuE9mnFOGsvnGRbcHQY/s1600-h/kobepau.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh1ps6AEEIYptd-jnMg48k-kQuOvGpOzQDM-8m9WsrmG0tdmJvxwwVD96il47FJ1VIRIox9zmsRj4mAyxPZJ08LlZI-r9xxLQ1rIF-IKc2xA9xesAD7AXOBXRxCbuE9mnFOGsvnGRbcHQY/s400/kobepau.jpg" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"></div><br />
Lakers ve Nuggets arasında, performans açısından en önemli fark iki takımın benchten elde edebildiği katkılardı denilebilir. Şöyle ki; Lakers maç boyunca 6 farklı yedeğinden toplam 27 sayılık bir katkı sağlarken aynı durum Nuggets için ise 2 oyuncudan (JR Smith ve Andersen) sadece 16 sayı olarak gerçekleşti. Burada daha önceden, Nuggets'ı tehlikeli ve kuvvetli kılan unsurlardan birinin de 8 kişilik etkili bir rotasyona sahip olması olduğundan bahsetmiştim. O nedenle Batı final serisinin kalanında, Nuggets'ın bu silahtan ne kadar faydalanabileceği oldukça kritik.<br />
<br />
Bir de şöyle enteresan bir istatistikten bahsederek yazıyı sonlandırayım. Denver bu maçla beraber Lakers ile oynadığı son 11 play-off maçını kaybetmiş oldu. Tabi bu seneki takım çok daha iddialı; söylemeye gerek yok...Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-5764711058942756592009-05-16T20:18:00.002+03:002009-05-16T20:18:20.733+03:0018 Mayıs'ı da içine katan ufak bir kaçamak yapacağım. O nedenle Çarşamba gününe kadar basketboldan kopuk vaziyette olacağım. Bilginize... ;)Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-40121180221025975352009-05-16T12:29:00.000+03:002009-05-16T12:29:00.820+03:00Uzat kafanı, öpücem!...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcXeaki5amyMv7YITGmGNx_AIOe0t2nEt9w1hdYB2V4Cwzhg1XJCtdvsjaE8t3v-0IRw62AxTZXLAXJgwGFQVagjtxUEKqxK0LkbUVxa8mYyH-1V8YoWOXF9uHmD_MF9JmbgWQL1bvOnQ/s1600-h/alston+kiss.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcXeaki5amyMv7YITGmGNx_AIOe0t2nEt9w1hdYB2V4Cwzhg1XJCtdvsjaE8t3v-0IRw62AxTZXLAXJgwGFQVagjtxUEKqxK0LkbUVxa8mYyH-1V8YoWOXF9uHmD_MF9JmbgWQL1bvOnQ/s400/alston+kiss.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><p>Rafer Alston dünkü Celtics maçında kendini tutamayıp hakem Marc Davis'i kelinden öpüvermiş. Durduk yere bir sevgi gösterisi değil bu; zira anlaşılan hakemin bir kararına vermiş olduğu bir tepki gibi duruyor. </div><p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Alston ile Perkins arasındaki bir mücadelede Alston topla yürüme kararı beklerken aksine hakemin hava atışı kararı vermesine biraz içerlemiş diyorlar. Şimdi tutup Rafer'a "sevgi insanı" diyeceğim; ama serinin ilk maçlarında Celtics'li Eddie House'un kafasına şaplak attığı için aldığı 1 maçlık cezayı düşününce aklım yerine geliyor. </div><p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Tabii bir de bu fotoyu görünce aklıma Hasan Şaş da gelmedi değil. Kellerin kafasını öpmekteki fantaziyi ise hala çözebilmiş değilim.</div>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-11157560468531650912009-05-15T11:34:00.000+03:002009-05-15T11:34:53.138+03:00Eskilerden - Drazen Petrovic ve 92 Barcelona Olimpiyatları<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyuFMiOmMAK_0NN-xuSUSUd9LycWZN_alpjDhhQtCJ8w6hhMa3bU4rsedRAfxFt6aI9xyGzR-YN80DFNW2L3c_IQ-0h9_JIVa3Kd-EphLO8KotEc-MR17Oj2CPjuhpSBL-yVTOafNY8A0/s1600-h/petrovic.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjyuFMiOmMAK_0NN-xuSUSUd9LycWZN_alpjDhhQtCJ8w6hhMa3bU4rsedRAfxFt6aI9xyGzR-YN80DFNW2L3c_IQ-0h9_JIVa3Kd-EphLO8KotEc-MR17Oj2CPjuhpSBL-yVTOafNY8A0/s400/petrovic.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">İnternette dolanırken yukarıdaki fotoğrafa denk geldim. Açıkçası hangi seneye ait olduğu hakkında bir bilgi yoktu; rakibin kim olduğuna dair de... Sadece topu elinde tutan genç elemanın Drazen Petroviç olduğu söyleniyordu o kadar. 1984-88 yılları arasından birinde çekilmiş; zira Petroviç Cibona'da oynuyor. 89'da Real Madrid'e transfer olup orada da 1 sene geçirdikten sonra NBA diyarına geçiş yapıp Portland'da oynadı.</div><p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Petroviç'i tv'den izleme fırsatını sadece 1 kere bulabildim; o da 1992'de Barcelona'da düzenlenen yaz olimpiyatlarında idi... Hani şu çok meşhur Dream Team olayının başladığı zaman. Daha sadece 10 yaşındayım; ve çokça bahsedilen NBA oyuncularının ilk kez 40 dakika izleyebiliyorum. Doğal olarak neredeyse tüm alakam Jordan, Magic ve Bird'ün üzerinde. Lakin yine de ABD'ye finalde kaybeden Hırvatistan'ın 1 numaralı oyuncusu Drazen Petroviç de ilgimi çekmeyi başarıyor. NBA'de oynadığını duyunca şaşırıyorum; bilmiyorum ki... İnternet yok ve ben 10 yaşındayım. Olur o kadar!... Zaten o olimpiyatlarda forma giydiği 7 maçta ortalama 25 sayıyı rakip potalara bırakıyor. Finalde ABD'yi en çok zorlayan oyunculardan biri. Keşke Avrupa'da oynasa da en azından arada bir maçını tv'de izleme fırsatı bulsam dediğimi hatırlıyorum. Olmuyor tabi; çünkü 1993 senesinde Almanya geçirdiği bir trafik kazasında 29 yaşında iken ölüyor. Geriye efsaneler, anılar vs. kalıyor.<p></div><div style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhM_c-JSUNu9iDQEvrxFoAInrehECbFKBd1k-L85GKyJfbReLsjCpY1j_ULfxNHIVtzuI3Zkb3lbZXoBMzwhaoHvaJ8dBclLEABa0LgPplUKNaP0Un8TAxVMt_UpRuZGxM4EBmODqxXQ2g/s1600-h/petrovic2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhM_c-JSUNu9iDQEvrxFoAInrehECbFKBd1k-L85GKyJfbReLsjCpY1j_ULfxNHIVtzuI3Zkb3lbZXoBMzwhaoHvaJ8dBclLEABa0LgPplUKNaP0Un8TAxVMt_UpRuZGxM4EBmODqxXQ2g/s400/petrovic2.jpg" /></a> </div><div style="text-align: left;"> </div><div style="text-align: left;">Petroviç'in anısına Zagreb'te bir müze var ve fotoğraflardan gördüğüm kadarıyla da Hırvatlar bu işi hayli ciddiye almışlar. Üstteki fotoda Drazen'in top koşturduğu takımlardaki formalarını sergilemişler. Tam ortada ise Cibona'dayken giydiği 10 numaralı forma var. <br />
</div><div style="text-align: center;"> </div>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-72107707133742756252009-05-15T09:58:00.000+03:002009-05-15T09:58:14.346+03:00Amazing happened here!...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5-6Vc05whA_-qmJQQ1KkOQCqE8CdqZVGu_nUVVyzapVV-cEnflBC1Z8xwP0AAauVeX85_gg3B7Em7EPhV1noz5mkKyz8E4PRJL4V-D2DNEjFIn3HFh9qG59bdjaAVCTlP_yA6F3swQGE/s1600-h/houston.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj5-6Vc05whA_-qmJQQ1KkOQCqE8CdqZVGu_nUVVyzapVV-cEnflBC1Z8xwP0AAauVeX85_gg3B7Em7EPhV1noz5mkKyz8E4PRJL4V-D2DNEjFIn3HFh9qG59bdjaAVCTlP_yA6F3swQGE/s400/houston.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">NBA'in bu seneki sloganı malum "Where amazing happens." (Harika şeylerin olduğu yer) Yukarıdaki foto ise bu sabaha karşı oynanan Rockets-Lakers maçından hemen sonra çekilmiş. Scola bankonun üzerine oturmuş maç sonu röportajını veriyor. Alttaki reklam şeridinde ise "Amazing happened here!" yazıyor; yani "<i><b>Harika şeyler burada oldu.</b></i>" Zira Rockets yine kimsenin ummadığı bir şekilde direnç göstererek Lakers'ı evinde 95-80 ile geçmeyi başardı. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><p>İşe gitmeden önce biraz erken kalkıp maçın ikinci yarısının sonlarını izleme imkanı buldum. Özellikle ikinci yarının başında Lakers, Houston'ın ilk yarıda yakaladığı 16 sayılık farkı eritmeyi başardı. Fakat sonradan benchten gelen Landry ve oyun kurucu Brooks'un gösterdiği direnç ile farkı korumayı becerdi. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"></div><div style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhzZ60ERXWM-IQzgdY8RbYq5EeU_3P4hxxWrIp09oMNRHkC0MKvTgCuucz0_bLGQ78MB6Jw4ZAwQuAxFs0BUsZ5eBK1NZE5YrBN1aWGsAi1vSiVDw0IAHnrHLtdXPMEvhX4B7uXSAGt3E/s1600-h/houston2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjhzZ60ERXWM-IQzgdY8RbYq5EeU_3P4hxxWrIp09oMNRHkC0MKvTgCuucz0_bLGQ78MB6Jw4ZAwQuAxFs0BUsZ5eBK1NZE5YrBN1aWGsAi1vSiVDw0IAHnrHLtdXPMEvhX4B7uXSAGt3E/s400/houston2.jpg" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"></div><br />
<div style="text-align: left;">Bu seride özellikle genç oyun kurucu Aaron Brooks'un performansı takdir edilmeyi hak ediyor. Bu maçta da aynı Lakers'ı yendikleri 4. maçta da olduğu gibi sahanın en parlak oyuncularından biriydi. Ürettiği 26 sayı ile takımının en skorer ismi olurken; ona pota altından Luis Scola (24 sayı, 12 ribaund) ve dışarıdan da Artest (14 sayı, 3 asist) ve Landry (15 sayı, 9 ribaund) destekledi. Yılın ortasında Rafer Alston'ın Orlando Magic'e takas edilmesi ile birlikte kendine ilk beşte yer bulan Brooks o zamandan beri hem normal sezonda hem de play-off'larda göstermiş olduğu performans ile alınan bu kararının ne kadar yerinde olduğunu ispatlamış vaziyete. Bir de üzerine aynı takas ile takıma dahil olan yedek oyun kurucu Kyle Lowry'nin potansiyeli de eklenince Rockets açısından gelecek sezonlar parlak görünüyor. </div>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-764401249117603312009-05-14T15:20:00.001+03:002009-05-14T15:21:32.109+03:00Bence geri gel, ey Roko Ukic!...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiykuBoNuzWBYwO13sZrGOkng9jMLuqanu4qo3ipYnPZCVeHdOC-u65Qp-Bbpra8lnikkg3mO_FRcbY_VRzifqY85BOL252pG92F_yvzgl3cKOb_vTxY5avntt3BKntomWlTnxF0GKnIx0/s1600-h/roko+ukic.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiykuBoNuzWBYwO13sZrGOkng9jMLuqanu4qo3ipYnPZCVeHdOC-u65Qp-Bbpra8lnikkg3mO_FRcbY_VRzifqY85BOL252pG92F_yvzgl3cKOb_vTxY5avntt3BKntomWlTnxF0GKnIx0/s400/roko+ukic.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Roko Leni Ukic, Avrupa'da oynarken seyretmeyi sevdiğim oyunculardan biriydi. Her ne kadar Tau Ceramica ve Barcelona maceralarında çok verimli olamasa da NBA'e adım atmadan evvel kiralık olarak formasını giydiği Lottomatica Roma çok daha iyi bir performans sergilemişti. Roma'nın geçen seneki Euroleague serüveninde oynadığı toplam 19 maçta maç başına yaklaşık 30 dakika sahada kalarak 13 sayı, 3 asist, 2.5 ribaund ve 1.1 top çalma istatistikleri elde etmişti. Yalnız bu performansında Hırvatistan milli takımı'ndan da öğrencisi olduğu Jasmin Repesa idaresi altında oynamasının da önemli bir payı olduğu inkar edilemez. Roma'nın bir kaç maçını hatırlıyorum da; Repesa sanki Ukic'in babası ya da amcasıymış gibi hararetli hararetli kızıp duruyordu ona. Öyle bir baba-oğul ilişkisi yani!...</div><p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Yalnız Roko'nun Raptors forması ile NBA'de geçirdiği ilk sezon çok da parlak neticeler ortaya çıkarmadı. Tabi burada Toronto'nun sezon boyunca hayli vasat ve kötü bir form grafiğine sahip olduğunu da belirtmek lazım. Zira bazı oyuncuların performansı ve ortayada çıkardığı verim formasını giydiği takımın stabilitesi ve oyun şekli ile de bire bir bağlantılı oluyor. Zaten Raptors yıl içerisinde hoca değişikliğine gitti. Bir de üzerine takaslar ile kadroda değişiklikler de yapınca hayli curcunalı ve çalkantılı bir yılı geride bıraktılar. </div><p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Fakat doğrusunu söylemek gerekirse Ukic'in NBA'de tutunabilmesi zor görünüyor. Boy açısından pek bir problemi olmasa da kuvvet olarak NBA'deki guardlarla rekabet edebilmesi zor. Örneğin Billups ile Ukic'i yanyana koysanız Billups babası gibi duracaktır!... Şahsen Ukic'in NBA yıllarını bir macera ve tecrübe olarak geçireceğini ama eninde sonunda Avrupa kıtasına geri döneceğini düşünüyorum. Bence bu konuda daha fazla ısrarcı olmasın; zira Avrupa'da ona bol bol ekmek de çıkacaktır.</div>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-83745862426703421182009-05-14T13:53:00.000+03:002009-05-14T13:53:41.090+03:00Son bir puro içelim; öyle git gideceksen...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-vGSzIWxJFLjgbxAAac0mDSUCE8My52dpS39crWUL19MKeVeo95KjryaKjserldLBLSzpTmwgfmx6o2c72aMNPdclSB4wxgQXshWs81qMuV_6OwIq9L4r0XNjh_Bg1wS53LoYTUDB8yo/s1600-h/cuban.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh-vGSzIWxJFLjgbxAAac0mDSUCE8My52dpS39crWUL19MKeVeo95KjryaKjserldLBLSzpTmwgfmx6o2c72aMNPdclSB4wxgQXshWs81qMuV_6OwIq9L4r0XNjh_Bg1wS53LoYTUDB8yo/s400/cuban.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Mavericks'in sahibi arıza insan Mark Cuban, takımının Denver'la karşılaştığı seri süresince yaptığı hareketler ve söylemler nedeniyle tansiyonun yükselmesine sebep olmuştu. Nuggets'lı Kenyon Martin ve onun annesiyle olan atışmaları ve genel olarak Denver oyuncularını eşkiyaya benzetmesi hoş davranışlar değildi açıkçası. Zaten dün gece Colorado'da oynanan ve seriyi bitiren maçta da ev sahibi Denver seyircilerinden biri bu konudaki hislerini bir pankart aracılığı ile ifade etmek istemiş. "Orgazm sigarası" misali, Dallas'ı eledikten sonra bir küba purosu sarmanın zamanı gelmiş mesajı var ortada... Puronun kokusundan nefret ederim bu arada; zehir gibi resmen. </div>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-40759266786608420692009-05-14T10:35:00.000+03:002009-05-14T10:35:52.980+03:00Mr. Big Shot going to the finals...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEior0v6C61mK6X7UusD3eMFyefL-cqA_mXvhSBELkDFOHI_NwumFYNZ0AvhsxkWAwcmTn4x-BDQ8LqAE3DzLxOypYmNiGMzFpzgX9upcuJ2MIwkrQGBRyJizJpZx5DLF9vCrvX5DMZB4q0/s1600-h/bigshot.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEior0v6C61mK6X7UusD3eMFyefL-cqA_mXvhSBELkDFOHI_NwumFYNZ0AvhsxkWAwcmTn4x-BDQ8LqAE3DzLxOypYmNiGMzFpzgX9upcuJ2MIwkrQGBRyJizJpZx5DLF9vCrvX5DMZB4q0/s400/bigshot.jpg" /></a></div>Chauncey Billups, nam-ı diğer "Mr. Big Shot" işin daha fazla uzamasına izin vermeyerek Nuggets'ın play-off yarı final serisinde Dallas'ı son maçta 124-110 yenip Batı konferansı finaline çıkmasını sağladı. 28 sayı, 7 ribaund ve 12 asistlik göz alıcı bir performans ortaya koyarak Carmelo Anthony ile birlikte takımı sırtlayan isim oldu. Bu başarı sayesinde, Nuggets 1985'ten beri ilk kez Batı finalinde yer alacak. <br />
<br />
Şimdiye kadar sezon Denver için neredeyse mükemmele yakın gitti. Önce takımın çehresini ve mantalitesini tamamen değiştiren Iverson-Billups takasını gerçekleştirdiler. Akabinde birbirine alışan uyumlu bir kadro sayesinde de Nuggets takım tarihi rekorunu kırarak normal sezonu 54 galibiyet ile tamamladılar. Şimdi de sırada Batı finalleri var. Üstelik ilk turda oynadıkları 10 maçın 8'ini kazanarak bu noktaya geldiler. Yani moral olarak da çok iyi durumdalar. Finalde çok büyük bir olasılıkla Lakers ile karşılaşacaklar. O noktadan sonra her şey mümkün. Zaten Lakers'ın dengesiz play-off performansı da sürprizlere açık bir seriyi vaat ediyor izleyenlere.<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjAcUkm1BcpoAhPFNFEzyq0_1t0rvkk9ciXHplihi3Jy2ZYLLZYVMTOD1qeySE8h8UfVa6EvtMdpkV_3W393zFsQoRJ4adlQc5EMV161EzA79R-tTX-5nw9aR3wv9a_K5VC_Otwd1iqAAo/s1600-h/dirk.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjAcUkm1BcpoAhPFNFEzyq0_1t0rvkk9ciXHplihi3Jy2ZYLLZYVMTOD1qeySE8h8UfVa6EvtMdpkV_3W393zFsQoRJ4adlQc5EMV161EzA79R-tTX-5nw9aR3wv9a_K5VC_Otwd1iqAAo/s400/dirk.jpg" /></a></div><br />
Dallas'ın geleceği ise biraz karanlık görünüyor. Her ne kadar Dirk Nowitzki yarı final serisinde harika bir performans gösterse de takımın diğer parçaları kafalarda soru işareti yarattı. Örneğin oyun kurucu Jason Kidd'in Billups karşısında genel olarak ayakta kalamayışı ve oyununun giderek o eski etkinliğini kaybetmesi gibi etkenler Dallas için kaygı verici. İlerleyen yaşı ile de beraber artık elden çıkarılması da çok zor. Kidd için Devin Harris'in feda edildiği de düşünülünce Dallas'ın yönetim manasında da zaafları olduğu ortaya çıkıyor. Pota altında Nowitzki'ye eşlik edebilecek bir oyuncu yok. Eric Dampier hakkında bir şey demeğe gerek yok sanırım; durumu facia... O nedenle elde Josh Howard ve hücumdan başka pek bir şeye kafa yormayan Jason Terry kalıyor. Bakalım yazın Dallas'tan kadro manasında nasıl manevralar gelecek!Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-13317707290482183932009-05-13T11:47:00.000+03:002009-05-13T11:47:13.800+03:00Lakers ve Rockets arasındaki fark: 40 sayı...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFLSdxd_9IVLcna0QuJnS-9RE085rwebP5oqfSfIvbhuBagKJNU8k6o-bF8s-SFcORxL8gKFUcbYLiC-NKI6N7VGePjt9ayOcWYRGACpuA8EWhxd4wqd9Q2vIQhGXZbAZadpKKzuew-fE/s1600-h/KOBE.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFLSdxd_9IVLcna0QuJnS-9RE085rwebP5oqfSfIvbhuBagKJNU8k6o-bF8s-SFcORxL8gKFUcbYLiC-NKI6N7VGePjt9ayOcWYRGACpuA8EWhxd4wqd9Q2vIQhGXZbAZadpKKzuew-fE/s400/KOBE.jpg" /></a></div>Lakers'ın Houstan'daki 4. maçta yaşadığı hezimetten sonra böyle bir reaksiyon göstereceğini tahmin ediyordum açıkçası. Elbette 40 sayılık farkı tahmin insanlık dışı olurdu; daha çok "psychic"lere yakışan cinsten... Öte yandan Rockets'ın bir evvelki maçta ortaya koyduğu azmin ve direncin de serinin geri kalanında azalmadan devam edeceğini beklemek de biraz haksızlık olurdu. Zira bu hem mental hem de fiziksel manada çok kolay bir şey değil. Yoğun bir enerji boşalımından sadece 2 gün sonra tekrardan aynı seviyeye ulaşmak ve bunu da Lakers deplasmanına denk getirebilmek her takımın harcı değil.<br />
<br />
Lakers işi ciddiye alıp üzerine bir de Rockets kötü gününde olunca sonuç, ev sahibi takım lehine oldukça parlaktı. Aldığı 40 sayılık mağlubiyet ile Rockets tarihinin en kötü play-off rekorunu da egale etmiş oldu. Daha önce 2005'te Dallas'a yine 40 sayı ile yenilmişlerdi. Maçta yakalanan büyük fark sayesinde de her iki takım ilk beşlerinde yer alan oyuncuları da dinlendirme fırsatı bulmuş oldu. Sık sık yüksek mücadele dozunda geçen maçlar içerisinde böyle aktif dinlenme anları önemli. Alttaki fotoda da dinlenen Lakers'lıların buzla kaplanmış dizlerini görebilirsiniz. Bol hareketten hararet yapmış anlaşılan!...<br />
<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIQhnufTCnD9Ih2UoEa1ApqT39Cc_opxfVQf865c7lIsI1J4iSHhCPKfqg-O8kcT9xzLMsYlIjsALJfq5WQ8FgnxHCdogOWKdIfhHUK-ohUvpG-UXOxTA-eN3xf3GMweEOOXjmkS40q0g/s1600-h/icy+knees+lakers.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiIQhnufTCnD9Ih2UoEa1ApqT39Cc_opxfVQf865c7lIsI1J4iSHhCPKfqg-O8kcT9xzLMsYlIjsALJfq5WQ8FgnxHCdogOWKdIfhHUK-ohUvpG-UXOxTA-eN3xf3GMweEOOXjmkS40q0g/s400/icy+knees+lakers.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Seride bir sonraki maç perşembe günü Houstan'da yapılacak. Açıkçası dünkü maçtan sonra avantajın Lakers'ta olduğunu söyleyebiliriz. Böyle anlarda moral olarak üst seviyede olmak her şeyden daha önemli. Houston'ın omuzlarında elenme endişe olacak ve bu da eksik olan kadro ile birleşince sıkıntı doğurabilir. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bu arada her Lakers maçında olduğu gibi ünlüler Staples Center'a akın etmiş diyebiliriz. Leo di Caprio zaten müdavimlerden. Komedyen Adam Sandler da takılmış oralarda...</div><p><div style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiXfIzZfMledYcHe0i16o9FML6iw2wQWWe_5BetcxlwxWVCdNXtJQpY9QCAoNJHV4n6gTiwK4i76NpXxQ6ZBicruUjg_dhdmGTTGYC79o9FEOjWmZBNeKn0GHHBld17UA1CbEbiPiiW9jk/s1600-h/sandler.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiXfIzZfMledYcHe0i16o9FML6iw2wQWWe_5BetcxlwxWVCdNXtJQpY9QCAoNJHV4n6gTiwK4i76NpXxQ6ZBicruUjg_dhdmGTTGYC79o9FEOjWmZBNeKn0GHHBld17UA1CbEbiPiiW9jk/s320/sandler.jpg" /></a> </div><div style="text-align: center;"> </div><div style="text-align: center;"> <a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwBDipRYKD3IpTl9_o8-R59aw0Te_a9NtAHR5fuGQ96diGDfhA2WoinkDserW7L2-MpeoUTaaQ2TqnG9Mqvi6HzqvrGI6Z9yWatcVWTuZANY6pQR44xsp2Lvvd8KryqTVtFw21BYvJQJU/s1600-h/leo.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhwBDipRYKD3IpTl9_o8-R59aw0Te_a9NtAHR5fuGQ96diGDfhA2WoinkDserW7L2-MpeoUTaaQ2TqnG9Mqvi6HzqvrGI6Z9yWatcVWTuZANY6pQR44xsp2Lvvd8KryqTVtFw21BYvJQJU/s320/leo.jpg" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"></div>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-38364998738420919662009-05-13T10:00:00.000+03:002009-05-13T10:00:00.875+03:00"Jeremy sen hiç Avrupa Ligi maçı izledin mi?”ABD'de lise oyuncu Jeremy Tyler'ın Brandon Jennings'in izlediği yolu takip ederek NCAA'i pas geçip Avrupa'ya gitmek istediğinden <a href="http://24saniye.blogspot.com/2009/04/brandon-jennings-ben-dogru-olan-yaptm.html">bahsetmiştim</a>. Kaan Kural da Tyler'ın bu kararıyla ilgili olarak ntvspor.net'te güzel bir yazı yazmış. İlgili kısmı aktarıyorum; doğru söze ne hacet...<br />
<blockquote>Tyler çok önemli bir yetenek olarak kabul ediliyor ancak sözleri Avrupa hakkındaki düşüncelerin ne kadar yanlış olduğunun bir ispatı. Tercihinin nedenlerini “Burada her maçta ikili üçlü sıkıştırmalar görüyorum. Maçlardan sonra elim kolum çizik içinde kalıyor. Oynayacak alan bırakmıyorlar. Kendimi gösteremiyorum” olarak özetledi Tyler. Acaba ona yol gösteren kimse hiç kendisine sordu mu? “Jeremy sen hiç Avrupa Ligi maçı izledin mi?”</blockquote>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-39724914874910490402009-05-12T14:34:00.000+03:002009-05-12T14:34:14.183+03:00Efsanevi Kadrolar - İtalya Milli Takımı 1999<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhi4iMqgOIDL7TVUOmVP2qSUaN1ILwLTW6RBpzC0C4JD050vEb5BLC521qL2Zr-fWKBak3PCZpQCMRIAHDMdfNkptxp68Q6kxHfyQmLcnMaY-5z1oM0B8jhNWjNm00Mcp50huL1yBc-cyw/s1600-h/italya+99-2.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhi4iMqgOIDL7TVUOmVP2qSUaN1ILwLTW6RBpzC0C4JD050vEb5BLC521qL2Zr-fWKBak3PCZpQCMRIAHDMdfNkptxp68Q6kxHfyQmLcnMaY-5z1oM0B8jhNWjNm00Mcp50huL1yBc-cyw/s400/italya+99-2.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bugün "<a href="http://golatankaleye.blogspot.com/2009/05/fortitudo-2-ligde.html">Gol Atan Kaleye</a>"de okudum; bir zamanların başarılı takımı Fortitudo Bologna ligden düşmüş. Son hafta bu sezonun flaş takımlarında Banca Tercas'a 73-72 ile mağlup olunca, ligi sondan ikinci sırada bitirerek noktaladılar. Kadro çok da fena olmamasına rağmen bu sonucu almaları kendileri adına üzücü olsa da Bologna'nın diğer bir ekibi ezeli rakipleri Virtus Bologna'yı sevindirmiş olsa gerek. </div><p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Neyse, bu haber vesilesiyle nedense aklıma 1999 yılında Avrupa Şampiyonluğuna ulaşan İtalya Milli Takımı geldi. O zamandan beri köprünün altından çok sular aktı; İtalya eskiden olduğu kadar Avrupa basketbolunda söz sahibi değil. Yerlerini İspanya'ya bırakmış durumdalar. Şampiyonluğa ulaşan kadro ise pek çok yıldızdan oluşuyordu ve takım oyunu açısından Avrupa'nın en iyilerinden biriydi.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"><p>Kimler mi vardı peki? Sayalım; <i>Gregor Fucka, Carlton Myers, Andrea Meneghin, Roberto Chiacig, Gianluca Basile, Giacomo Galanda, Alessandro Abbio, Alessandro de Pol</i>. Tabi bir de takımın başında yer alan pek bir tanıdık <i>Bogdan Tanjevic</i>.</div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Efsanevi dememe itirazı olan yoktur sanırım.</div>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com5tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-32504880969297964942009-05-12T09:58:00.000+03:002009-05-12T09:58:04.992+03:00Cleveland seriyi yine süpürdü!<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4bKfLOa1jhi2aPaO8V0Uzd0iNvh7ti8iPUSUubpjgUQ8dMLxdw_Drg9_BQukHvS0o_tfaVozloblnfyTTcNXUTXcBFNq7zyHdgljTZBERZOwgAH4Jsf9jbezOXxyEwrZvyQujpLXruIk/s1600-h/james.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4bKfLOa1jhi2aPaO8V0Uzd0iNvh7ti8iPUSUubpjgUQ8dMLxdw_Drg9_BQukHvS0o_tfaVozloblnfyTTcNXUTXcBFNq7zyHdgljTZBERZOwgAH4Jsf9jbezOXxyEwrZvyQujpLXruIk/s400/james.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Cleveland Cavaliers işi yine kısa tuttu ve Atlanta Hawks'ı Doğu Konferansı yarı final serisinde 4-0'lık skorla süpürdü. Aslında dün gece Atlanta'da oynanan 4. maç diğer maçlar göz önüne alındığında görece en çekişmeli olanıydı; hatta tüm seride oynanan 16 çeyrek içerisinde Hawks'ın skor açısından Cavaliers'e üstünlük kurabildiği tek çeyrek de bu maçın ilk çeyreği oldu. 22-15'lik farkla maça başlamalarına rağmen gerisini getirmeyi başaramadılar ve sonuç olarak 84-74 ile mağlup oldular.</div><p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">LeBron James her zaman olduğu bu maçta da Cleveland'ın sürükleyici ismiydi ve ürettiği 28 sayı, 8 ribaund ve 8 asist ile maça damgasını vurdu tam manasıyla. Fakat burada dikkati çeken nokta Cleveland'ın bir türlü benchinden yeterli oranda verim alamaması. Örneğin dün geceki maçta Cavaliers'in attığı 84 sayının sadece 8'inde yedeklerin imzası vardı. İlk üç maçta da aşağı yukarı aynı durumun varlığından bahsedilebilir. Wally Szczerbiak ve Joe Smith'in dışında sayı tehditleri olduğu söylenemez; ki bu iki ismin de diğer iddialı takımların benchleri kadar üretken olamayacakları da ortada. Daniel Gibson geçen sene göstermiş olduğu çıkışı bu sene devam ettiremedi ve şu sıralar kayıpları oynuyor. Ben Wallace zaten hücumda topu eline alsa bomba diye geri verir; o derece etkisiz. </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;"></div><p><div style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgG73MSNHEpG7tNlDJd6Ac-kcjIF9osL_k-c758poAsSDhFwhIMQVCACEE1f51tM9Ileylx00nwzsWjkT3D2YKuB5cbifaUOwR_-qMCSVze6fjYuSV7dMBVCO2eDuDn1aKgqOVrVrdeaFo/s1600-h/wesy.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgG73MSNHEpG7tNlDJd6Ac-kcjIF9osL_k-c758poAsSDhFwhIMQVCACEE1f51tM9Ileylx00nwzsWjkT3D2YKuB5cbifaUOwR_-qMCSVze6fjYuSV7dMBVCO2eDuDn1aKgqOVrVrdeaFo/s320/wesy.jpg" /></a> </div><p><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Tüm bu saydıklarım nedeniyle Cleveland konferans finalinde karşılaşacağı Boston ya da Orlando karşısında zorlanabilir. İlk beş parçalarından birinin faul problemine girmesi ya da sakatlıktan dolayı sahada yer alamaması gibi durumlar mevzubahis olduğundan mevcut kurulu düzenleri aksayıp onları yarı yolda bırakabilir. Zaten daha tam manasıyla çekişmeli ve kora kor bir seri yaşamadıkları için tam manasıyla hazır olmayabilirler. Cleveland açısından tek çekincem bu.</div>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-66369017148764611432009-05-11T16:45:00.000+03:002009-05-11T16:45:21.607+03:00Yıkıl karşımdan Glen Davis!...<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZl9HMi2eZPLGIaN-bJ8WAOD8uxkwf94Z7whAV41_WeEjJtN1MCZ2kO9PNZKX9_SfnuRwl71JO0oFAWSpRj_bVB6q-MlYjOwtObUSiMNCsLnoB1DhG3T-fL0TEds_01SBJU7UZ0n0jxEM/s1600-h/dm_090510_SCHNa.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhZl9HMi2eZPLGIaN-bJ8WAOD8uxkwf94Z7whAV41_WeEjJtN1MCZ2kO9PNZKX9_SfnuRwl71JO0oFAWSpRj_bVB6q-MlYjOwtObUSiMNCsLnoB1DhG3T-fL0TEds_01SBJU7UZ0n0jxEM/s400/dm_090510_SCHNa.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><i>Glen Davis son saniyede Lewis'in üzerinden şutu yolluyor...</i></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> <br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjIKkr5pQWwrZdJmT_Lhp1XPWzA48sSYnJtI2MQXEm5Z52rD0-OEYy2rIhJi4iuiJb7FZXFL9PJ-7hyphenhyphenomOyV27njcs86dw5I2uB9byav6XwTwoOSxWRWvurqzaFET_yU_ZqGS-jqBtEPOk/s1600-h/glen+davis.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjIKkr5pQWwrZdJmT_Lhp1XPWzA48sSYnJtI2MQXEm5Z52rD0-OEYy2rIhJi4iuiJb7FZXFL9PJ-7hyphenhyphenomOyV27njcs86dw5I2uB9byav6XwTwoOSxWRWvurqzaFET_yU_ZqGS-jqBtEPOk/s320/glen+davis.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><i>Sonra benche koşup sevinci yaşıyor</i></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><p> <i><b>Bense oturduğum yerden uyuz oluyorum kendisine...</b></i></div>Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-3777252672507093817.post-82938461409642567742009-05-11T11:55:00.000+03:002009-05-11T11:55:06.262+03:00Brad Oleson, Real Madrid'de<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjL3jB5NLKvHlMg8p5N_3rfPLk4uWqln-hw2rbdJXhCh84bP9tZHNrGUsFoMCd3u79O66I-sqotIVZv6SpH0BXw-sHysUjtIfJqarv51S9oKTsLTf1Nf4XdAh3U9dpyih687yjdEECRrwk/s1600-h/brad+oleson.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjL3jB5NLKvHlMg8p5N_3rfPLk4uWqln-hw2rbdJXhCh84bP9tZHNrGUsFoMCd3u79O66I-sqotIVZv6SpH0BXw-sHysUjtIfJqarv51S9oKTsLTf1Nf4XdAh3U9dpyih687yjdEECRrwk/s400/brad+oleson.jpg" /></a> </div><div class="separator" style="clear: both; text-align: left;">Bu sene İspanya ACB Ligi'nin sürpriz isimlerinden biri olan Amerikalı guard Brad Oleson, gelecek sezon Real Madrid'in formasını giyecek. Alta Gestion Fuenlabrada takımı ile parlak bir yıl geçiren Oleson, ligde Tau'lu Igor Rakocevic'in hemen arkasından sayı krallığında ikinci sırada. Aynı zamanda yine ligin en iyi ikinci üç sayılık atışçısı. Zaten geçenlerde dağıtılan <a href="ttp://24saniye.blogspot.com/2009/05/ispanya-acb-ligi-sezonun-en-iy-5i-belli.html">İspanya ligi ödüllerinde</a> de "<i><b>Sezonun çıkış yapan oyuncusu</b></i>" seçilmişti. <span class="Mnewstext"></span></div><br />
Takımı Fuenlabrada ise son hafta maçında evinde Joventut Badalona'ya 101-84 ile yenilerek play-off'lara kalma hakkını ikili averaj nedeniyle Bilbao'ya devretti. Aslında maçı kazanıp 8. sırayı alsalar dahi büyük bir ihtimalle Tau Ceramica'ya karşı seriyi kaybedeceklerdi.<br />
<br />
Real Madrid ise bu sezon Euroleague'de istediğini elde edememişti; haftasonundaki maçlar ile de birlikte ligin normal sezonunu 23 galibiyet 9 mağlubiyet ile 4. sırada tamamladı. İlk turda Joventut ile karşılaşacaklar; güzel ve çekişmeli bir seri olacak gibi duruyor.Vladivostoxhttp://www.blogger.com/profile/02969448751171119126noreply@blogger.com0