16.4.09

NBA Play-off Değerlendirmesi (I)

Yaklaşık 6 ay süren NBA normal sezonu dün gece oynanan maçlarla birlikte sona erdi. Her iki konferansta da son maçlara girilirken rekabetin devam ettiği pozisyonlar vardı. Bilhassa Batı'da 2.lik ve 5.lik sıralaması için yoğun bir çekişme yaşanırken; Nuggets, Spurs, Blazers ve Rockets arasında ipi Denver Nuggets göğüsledi ve Lakers'ın ardından 2. sırayı elde etti. En büyük üzüntüyü ise güne sıralamada 3. sırada başlamasına rağmen deplasmanda Dallas Mavericks'e yenilerek 5. tamamlayan Rockets yaşadı. Play-off'larda çok değerli olan saha avantajını da yitirmiş oldu.

Doğu'da ise iddiasını çoktan yitirmiş Toronto'ya yenilen Chicago Bulls 6.lık koltuğunu Cleveland'ı deplasmanda uzatmalar neticesinde yenen Philadelphia Sixers'a kaptırdı. Bu mağlubiyet nedeniyle kafalarını taşlara vursalar azdır diye düşünüyorum.

Play-off eşleşmelerinin değerlendirmesine öncelikle Doğu Konferans'ı ile başlıyorum. Serilerde hangi takımlar avantajlı görünüyor hususundaki tahminlerim şu şekilde:

Cleveland Cavaliers(1)-Detroit Pistons(8): Bu sezon NBA'in en çok galibiyet alan takımı (66 maç) Cavaliers idi. Play-off'a sekinci sıradan girerek rakipleri olan Detroit Pistons karşısında bu sezon oynadıkları 4 maçın 3'ünden galip gelmeyi başardılar. Kaybedilen o maç da 19 Kasım'da bu sezonki ilk karşılaşmalarında alınmıştı. Allen Iverson'ın Chancey Billups ile takasından sonra Detroit'te işler hem saha içerisinde hem de saha dışarısında hiç de istenildiği gibi gitmedi. Yıllardır alıştıkları ve artık makina intizamıyla çalışan düzenleri bozuldu zira. Iverson devamlı ilk beşte sahaya çıkmak istiyordu; fakat o artık eski Iverson değildi. Takım içerisinde yeşeren huzursuzluk tohumları performanslarını etkiledi haliylen. Öyle ki, Ocak ve Şubat'ta oynadıkları toplam 27 maçta sadece 9 galibiyet alabildiler. Yine de bu seriyi değerlendirmeden önce, Pistons'ın hala var olan o çok değerli ve ancak yıllar içerisinde edinilebilecek deneyimlerini göz ardı etmemek gerek. Normal sezonda gösterdikleri performansın üzerine koyup vitesi artırabilme potansiyeline sahipler hiç kuşkusuz ama karşılarında Cleveland Cavaliers olunca bunun etkisi sınırlı kalacaktır. Cleveland mutlak favori ve açıkçası bu seride maksimum 1 mağlubiyete izin vereceklerini düşünüyorum.

Boston Celtics (2)-Chicago Bulls(7): Açıkçası bu serinin sürprize açık olduğu kanaatindeyim. Çok büyük bir olasılıkla neticede Celtics yarı finale çıkacak ama bu süreçte çok da rahat olacaklarını ve başlarının ağrımayacağını düşünmüyorum. Bir kere, takımın en kilit oyuncusu olan ve zor anlarda takımı derleyip toparlayabilecek bir karakter özelliği taşıyan Kevin Garnett'ın sakatlığının ne derecede düzelmiş olduğu çok önemli. Boston çok iyi bir takım olsa da zaman zaman deplasmanda görece etkisiz kalabiliyorlar. Geçen sene şampiyon olurken deplasmanda neler çektiklerini çoğumuz hatırlıyordur sanırım. Zaten bu sezon alınan 20 mağlubiyetin 14'ü de deplasman maçlarından. Fakat tüm bunların aksine evlerinde de rakiplere pek göz açtırmıyorlar. Bu yıl Celtics ve Bulls arasında oynanan maçlarda 2-1 ile Celtics'in üstünlüğü var ama herkes kendi evindeki maçları kazanmış vaziyette. Geriye dönüp bakınca, sene ortasında takas tercihini kullanarak Brad Miller ve John Salmons'ı kadroya katarak Bulls mühim bir işe imza atmış gibi duruyor. Rotasyonu biraz daralttılar, fakat bu sayede daha sistemli ve ne oynandığı anlaşılan bir düzene kavuştular. All-Star arasından sonra çıktıkları 29 maçın 18'inden galip ayrıldılar. Yalnız onların da en büyük problemleri tam olarak belli bir istikrarı tutturamamış olmaları. Eldeki kadro önemli başarılara imza atabilir; ama sanki sadece canları istediğinde bunu yapıyorlarmış gibi davranıyorlar. Serinin geneli için ise, Chicago'da oynanan maçlarda Bulls'un Celtics'e aman vermeyebileceğini düşünüyorum ama sonuçta Celtics saha avantajı ile birlikte bir üst tura daha yakın olan taraf.

Orlando Magic(3)-Philadelphia Sixers(6): Bu seride yer alacak iki takım da normal sezonu düşüşe geçen bir form grafiği ile tamamladılar. Orlando, Nisan ayında oynadığı 9 maçın 5'ini kaybetti. Kuşkusuz bu mağlubiyetlerde Hidayet Türkoğlu ve Rashard Lewis'in sakatlıklarından dolayı takımda yer alamamalarının da bir payı var. Orlando'nun başını ağrıtabilecek şey ise pota altında Dwight Howard'dan başka elle tutulur bir uzunlarının olmaması. Play-off'larla birlikte oynanan oyunun sertliğinin artacağı ve rakiplerin savunmalarını sertleştireceği düşünülürse Howard'ın ve doğal olarak Orlando'nun işi zorlaşabilir. Fakat rakipleri Sixers'ın o kadar barutu var mı, işte ondan o kadar emin değilim. Sene içerisinde oynanan 3 maçı da genelde yakın farklarla bitmesine rağmen Orlando kazandı. Ayrıca Sixers normal sezondaki son 7 maçın 6'sını kaybetti; zaten dün gece kazandığı tek maç sayesinde de Bulls'tan yerini devralıp Celtics ile eşleşmekten kurtuldu. Eğer pota altında Howard'ı bir nebze de olsa frenleyebilirlerse, derin kadro yapılarıyla birlikte Magic'i zorlayabilirler diye düşünüyorum. Seri 4-2 Magic lehine biter diye tahmin etsem, tutturabilir miyim sizce?

Atlanta Hawks(4)-Miami Heat(5): 4. ve 5. sıralarda oldukları için en çekişmeli ve birbirine yakın serinin bu olacağını zannediyorum. Atlanta ligin en deli dolu takımlarından biri. Genç bir kadroya sahip oldukları için performansları da zaman zaman dalgalanma gösterebiliyor. Günlerinde olduklarında büyük takımları rahatlıkla zorlayabiliyorlar. Geçtiğimiz yıl play-off'larda da sonradan şampiyon olacak olan Celtics'e kök söktürmeyi başarmışlardı. Takım kadroları ve ev sahibi olma avantajları göz önünde bulundurulursa doğal olarak Hawks bir adım önde ama parkenin öbür tarafında son zamanlarda giderek insanüstü bir basketbol oynamaya başlayan Dwyane Wade de olunca insan kesin bir sonuç bildiremiyor. Eğer Wade'i 40'lık performanslara çıkarmazlarsa seriyi galip kapayabilirler. 4-3'lük bir seri ile karşılaşırsam şaşırmayacağım; kimin 4'e ulaşacağı ise günlük form grafiğine bağlı. Kalbim ise Hawks'tan yana orası ayrı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder