26.2.09

Oklahoma City Thunder - Değerlendirme

Sezon başında Oklahoma City Thunder ile alakalı beklentiler oldukça azdı. Playoff görmesini bırak güçlü batı konferansında son sıralardan ötesine bile geçebileceğini düşünen yoktu. Zira takım Seattle'da geçirdiği son bir kaç sezonda hayli kötü bir performans göstermişti ve kadroda da belli bir istikrar tutturulamamıştı. Yalnız 2 sene önceki draftta şansın Thunder takımının yanında olduğunu söylemek lazım. O sene draftın 1 numarası için iki oyuncu ön plana çıkmıştı. Biri yaşına göre hayli gelişmiş bir pivot Greg Oden ve fiziksel olarak kendini geliştirmesi gerekmesine rağmen atletikliği ve yeteneği ile herkesi etkileyen Kevin Durant.

Draftta ilk sıradan seçme hakkını kazanan takımın büyük olasılıkla Oden'ı tercih edeceği herkes tarafından tahmin ediliyordu. Nitekim bu hakka sahip olan Portland Trailblazers da beklentilerin aksine hareket etmedi ve Oden'ı seçti. İkinci sırada olan o zamanın Supersonics yöneticileri de pek de zor olmayan bir tercihle Durant'ı takıma kattılar. Bir takım için aksilikler diğer takım için ise şans/umut da o sezondan sonra başladı. O yaz Oden antremanda sakatlandı ve daha 1 dakika bile şans bulamadan NBA'deki ilk sezonunu kendisi için başlamadan bitmiş oldu. Zaten hala Oden o sakatlığı takip eden şansızlıklar silsilesi içerisinde kariyerine yön vermeye çalışıyor. Hiç bir zaman kendinden beklenenleri sahada ortaya koyamayabilir de... Zaman gösterecek.
Durant ve onu seçen takımı açısından ise işler görece daha iyi gidiyor. Beklentiler oldukça az. Amaç, önümüzdeki bir kaç sene içerisinde Durant'ın etrafına ileriki yıllarda takıma başarıyı getirebilecek bir çekirdek kadroyu kurabilmek. LeBron James'li Cleveland'ın hala bu sürecin içerisinde olduğunu düşünürsek işlerinin çok da kolay olmadığını söyleyebiliriz. Böyle durumlarda iyi plan ve programın yanında şansın da bir takımın yanında olması lazım. Drafttan hiç beklenmedik bir cevher bulabilmek gibi örneğin... Durant bu sene oyununda bir basamak daha yukarı çıktı; bugün itibariyle maç balına yaklaşık 26 sayı kaydediyor. All-star maçında yer almayan oyuncular içerisinde ligde en yüksek sayı ortalamasına sahip basketbolcu kendisi. Ve belki bir takım için en önemli özelliklerden birine de sahip; liderlik yeteneği... Genç yaşına rağmen sahada geri adım atmıyor. Kazanmak için elinden geleni yapıyor.
Şimdilik bu çekirdek konusunda belli bir mesafe katedildiğini söylemek yanlış olmaz. UCLA'den mezun çaylak oyun kurucu Russell Westbrook ve Georgetown çıkışlı takımda ikinci sezonunu geçiren forvet Jeff Green güzel bir nüve oluşturdular şimdilik. Her geçen gün birbirlerine biraz daha alışıyorlar ve oyunlarını geliştiriyorlar. Misal, Green'in sayı ortalaması şu an için geçen seneye göre 6 sayı artarak 16.9'a, rebound ortalaması ise 6.9'a ulaştı. Thunder gibi düşük kalibre bir takım forması altında fena bir istatistik değil. En azından gelecek için umut vaad ediyor.
Westbrook'un ortalamaları da fena değil. Sayı, asist ve rebound kategorilerindeki rakamları sırasıyla 15.3, 5.1 ve 4.7. Çaylak olması nedeniyle top kaybı ortalaması biraz yüksek (3.14); ama bu zaman içerisinde hem çalışarak hem de tecrübe kazanarak geliştirilebilecek şeyler. Mühim olan belli potansiyelin varlığı ve Westbrook'ta da olan bu.
Thunder sezona facia bir başlangıç yapmıştı. Belki yeni bir şehire alışmaya çalışmanın belki de takım üzerinde neredeyse hiç bir beklenti olmamasının getirdiği rahavetin de etkisiyle üstüste maçlar kaybedildi. 14 maçlık bir mağlubiyet serisi yakaladılar ki akıllara zarar. Doğal olarak koçları da işinden oldu. Lakin son zamanlarda biraz daha iyi bir performans sergiliyorlar. Şimdilik 13 galibiyetleri var ve beraberinde gelecek sezonlar için umutları da...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder