6.4.09

NBA 2008 Draft Değerlendirmesi (2)

Geçen hafta, 2008 NBA Draft'ında seçilen oyuncular içerisinden 5 tanesine bu sezonki performansları göz önünde bulundurarak iyiler sınıfında yer verip onlardan bahsetmiştim. (bkz. NBA 2008 Draft Değerlendirmesi-1) Bu değerlendirmenin ikinci ayağında ise, bu sezon yaşadıkları ile hayal kırıklığı yaratan/yaşayan oyunculardan yine 5'ine yer veriyorum. Yalnız yazıya tam anlamıyla başlamadan evvel belirteyim; bu listede yer alanların burada bulunmasının tek sebebi ortaya konan kötü oyun değil. Hatta bir kaçında gelecek için umut verici performanslar söz konusuydu. Lakin hepsi için de sezon, Haziran'daki draft gecesinde öngördükleri kadar parlak geçmedi. Onlardan beklenen ya da kendilerinin umdukları kadar iyi bir yıl geçiremediler. Gerek sakatlıklar, gerekse de oynadıkları takımların yıl boyunca devam eden kötü performansları buna neden oldu.

1) Michael Beasley, Miami Heat: Açıkçası bu sene Miami Heat forması altında Michael Beasley kendisinden beklenen performansı sergilemeyi başaramadı. Draftta ilk beş sırada seçilen oyuncular içerisinde ortalama 24.2 dakika ile takımında en az forma giyen oyuncu. Bir önceki yazıda da belirttiğim üzere takımın bir diğer çaylağı Mario Chalmers'ın Beasley'e nazaran takıma katkısı daha yüksek oldu. Bir de sene başında NBA tarafından çaylaklar için organize edilen bir oryantasyon programında yaşadıkları yüzünden, üzerinde bir problem çocuk etiketi yapışmış gibi. Otel odasında marijuana kullanılması şüphesi nedeniyle takım arkadaşı Chalmers kampdan uzaklaştırılırken; Beasley de 50,000 $ cezaya çarptırılmıştı. Sezonun başında takımın ilk beşinde başlama imkanı bulsa da daha sonra kendini yedek benchinde buldu. Şimdiye kadar Heat formasıyla 76 maçın sadece 15'inde ilk beşte maça başlayabildi. Doğrusu sene ortasında takımın bir diğer forveti Shawn Marion'ın Toronto Raptors'a takasıyla birlikte Beasley'in ilk beşte daha sık yer alacağını düşünmüştüm ama yanıldım. Sezonluk istatistikleri ise şu şekilde; 13.2 sayı, 5 ribaund ve 1 asist.

2) O.J. Mayo, Memphis Grizzlies: O.J.Mayo, oyun anlamında kendinden beklenenleri az çok yerine getirdi diyebilirim. NBA'e adım atmadan önce üniversitede skorer kimliği ile ön plana çıkan bir oyuncuydu ama Memphis'in ondan beklentisi oyun kurucu pozisyonunda takımını daha iyi idare etmesiydi. Ama bu hususta tam olarak istenilen seviyede bir oyun çıkaramadığı ise ortada. Zira maç başına ortalama 3.2 asist yaparken, top kaybı oranı ise 2.7 gibi ciddi bir rakamda. Takımı için daha değerli bir parça olmayı hedefliyor ise asist/top kaybı oranını iyileştirmesi gerekli. Beri yandan ortalama 18.2 sayı ile bu sezonun çaylakları arasında birinci sırada bulunuyor. Memphis yaşadığı finansal problemerin yanı sıra ligde de sadece 22 maç kazanınca, O.J.Mayo beklediği etkiyi yapamadı ve şu ana kadar adın diğer bazı çaylaklar kadar bahsettiremedi. Tecrübesiz Memphis'in bir kaç sene daha NBA'de belli bir mertebeye çıkması ise şu an için zor görünüyor.
3) Jerryd Bayless, Portland Trailblazers: Draft'ta 11. sırada Indiana Pacers tarafından seçilip daha sonra bir takas dahilinde Portland'a gönderilen Bayless, seçildiği sıra da göz önünde bulundurulduğunda kötü bir sezon geçirdi. Sadece 49 maçta forma giyebilirken; 4.4 sayı, 1.5 asist ve 1.1 ribaund gibi pek de parlak olmayan istatistiklere sahip. Doğruyu söylemek gerekirse Portland gibi genç ve atletik forvetin hayli bol olduğu bir takımda istediği süreleri alabilmesi zor görünüyor. Zaten Blazers yönetiminin en baştan böyle tipte bir oyuncuyu neden kadrosuna kattığını anlayamamıştım. Halbuki görece biraz daha güçsüz oldukları pota altına gerekli takviyeleri yapmak daha mantıklı bir tercih olabilirdi. Bayless'ın önünde zor bir yol görünüyor; çünkü oynadığı takım yükselişte ve genel olarak genç oyunculardan müteşekkil. Aralarından sıyrılıp kendine bir yer edinebilmesi için çok mücadele etmesi ve biraz şansın da yüzüne gülmesi gerekli.

4) Joe Alexander, Milwaukee Bucks: Bayless ile birlikte sezonun bir diğer hayal kırıklığı yaşayan ismi de Milwaukee Bucks'ın 8. sıradan seçtiği beyaz forvet Joe Alexander. Açıkçası Alexander'ın geçmişi, şu anki kariyerine nazaran daha enteresan detaylar içeriyor. Babasının mesleği nedeniyle bulunduğu Tayvan'da doğmuş kendisi ve bu özelliği sayesinde NBA'de oynayan Tayvan doğumlu tek oyuncu. İlkokul ve ortaokulu ise Çin'in başkenti Pekin'de okumuş ve basketbola da abisiyle beraber orada başlamış. Tabi Çin'de geçen uzun senelerin akabinde akıcı bir şekilde Çince konuşabiliyor; tıpkı Kobe Bryant'ın İtalyanca konuşabilmesi gibi. Lise yılları için ABD'ye dönen Alexander basketbol kariyerini de anavatanında devam etmiş ve bu noktaya kadar ulaşmayı başarmış. 55 maçlık Bucks kariyerinde şimdilik 4.9 sayı, 1.9 ribaund ve 0.6 asist ortalamasına sahip. Doğrusunu söylemek gerekirse, gördüğüm ve okuduğum kadarıyla Alexander'ın çok da derin bir NBA kariyeri olmayacak gibi duruyor. Üst sıralarda seçim haklarına sahip takımların bu haklarını böyle kötü ve işbilmez şekilde kullanmalarına anlam vermek zor. Darko Milicic vakası NBA tarih kitaplarında yer alacak kadar büyük bir facia idi. Elbette Alexander seçimi o derece kötü değil ama yıllar sonra Bucks'ın Alexander'ın bir sıra altında Charlotte tarafından seçilen DJ Augustin'i neden tercih etmediği sorgulanabilir pekala.

5) Danilo Gallinari, New York Knicks: Aslında Gallinari, oynadığı oyun manasında bir hayal kırıklığı ya da başarasızlık olarak değerlendirilemez. Aksine Knicks takımının gelecek için bel bağlayabileceği isimlerden biri olarak görünüyor. Sene başında sakatlığı nedeniyle uzun süre forma giyme şansı yakalayamamıştı. Sakatlığının akabinde çıktığı maçların bazılarında hayli güzel bir oyun sergileyerek herkese olumlu sinyaller verdi. Onun en büyük şansı ise Knicks'in başına bu sezon getirilen Mike D'Antoni. Zira D'Antoni, yıllarca İtalya'da oynadığı için İtalyancası mükemmel ve genç yaşta NBA'e adım atan bir oyuncu için lige adaptasyon konusunda çok büyük bir avantaj. Ne yazık ki sezonun sonlarına doğru sırtındaki ağrılar nedeniyle sezonu erken kapatmak durumunda kaldı. Knicks'de kötü bir yıl geçirince, Gallinari hazırladığım bu listeye 5. sıradan dahil oldu.

1 yorum:

  1. gallinari-d'antoni arasında daha derin bi italian connection var aslında da bence beklentileri belli bi ölçüde karşılayacaktır..

    bayless ise farklı bi oyuncu, blake ve sergio'nun yakınından geçemeyeceği bi delicilik özelliği var onun dışında da oyununda da bariz defektler yok.. ben olsam blake'i bi uzun karşılığında takas edip bayless'a daha fazla dakika verirdim.. bi dönem blake'in sakatlığında aldığı süreleri de fena değerlendirmedi.. açıkçası draft sonrası rush-bayless takasını en iyi hamlelerinden biri olarak lanse eden pritchard'ın ağırlığını koyup, mcmillan'ı bayless'a daha fazla süre vermesi konusunda uyarmasını beklerdim.. yetenekli bi çocuk..

    mayo'nun da bu listede yeri yok bence..

    YanıtlaSil